14 Mart 2012 Çarşamba

Google Otelleri Çalışma rezervasyonu

Google Otelleri Çalışma rezervasyonu

Crowne Plaza Abu DhabiCrowne Plaza Abu Dhabi, havaalanına 31 kilometre, otobüs terminaline 2 kilometre, fuar merkezine 18 kilometre ve ve alışveriş merkezine 200 metre
Otel rezervasyon konularında gerekli tüm işlemlerin hotel istanbul ya da istanbull otelleri google aramalarından sonuçlanmakta ve kaynaklanmakta ilk çıkan dışarı bütün linklemeler
doğallığıyla beyazıt, ataköy, aksaray, bakırköy veya kadıköy otelleri avrupa yakasında bulunan istanbul hotelleri çeşitli konulara gebe. Bizle otel rezervasyon Hotel istanbul gibi konulara önem veren insanlar olarak çeşitli sunumların kaynaklanmalarından
sonuçlanan çeşitli problemlerin nedeniyle spinlenmiş ya da değiştirilmiş makaleler ile özgün otel rezervayonu konfirmeli yada problemli konulara eklenmeli sonuçları listeletmekle beraber çözümlenmiş Jumeira Rotana OtelJumeira Rotana Otel, havaalanına 15 kilometre, World Trade Center fuar merkezine 7 kilometre, Bur Dubai otobüs terminaline
10 kilometre veAl Otel rezervasyon Lüks oteller otel fiyatları Diafa
alışveriş merkezine 1 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Toplam 112 odası bulunan ve bu odalarda yangın alarmı, ütü, saç kurutma makinesi,
minibar, kablolu televizyon, radyo, telefon, kasa ve klima gibi donanımları da bulunduran Jumeira Rotana Otel, Hotel Ananas Tipik Avusturya iştişamı ve zarafetini yansıtan tesis, Waltz bölgesinin merkezinde, Viyana’nın ünlü Naschmarkt’ının ve Ringstrasse’nin hemen yakınında, havaalanına ise 35 km. uzaklıktadır. Tesis olarak, Tesis içerisinde modern ve konforlu 444 double, 888 single ve suit oda olmak üzere toplam 534 oda(engelliler için 2 oda), yerel ve yabancı gazete standları, hediyelik eşya mağazası, çamaşırhane, kuru temizleme, kuaför ve Padua Butik mevcuttur. “Johann Strauss” Cafe-Restaurant’ta güne muhteşem bir açık büfe kahvaltı ilebaşlayabilirsiniz.

23 Aralık 2011 Cuma

Polonya Turistik Vize işlemleri Polonya vizesi

Polonya Turistik Vize işlemleri Polonya vizesi
Polonya Vizesi

Polonya, kuzeyinde Baltık Denizi ile Rusya, güneyinde Çek Cumhuriyeti ve Slovakya, doğusunda Litvanya, Beyaz Rusya ve Ukrayna, batısında Almanya içe çevrili olan bir ülkedir.
Polonya Vize işlemleri için gerekli belgeler
Ticari vize başvurularında gerekli olan belgeler: Polonya daki bir firma davetiyesi, adınıza yazılmış davetiyeyi imzalayan kişinin kimlik belgelerinin de olduğu bir davetiye gerekmektedir. Vize talebinizi belirten, antetli kağıda yazılı dilekçe, 1 adet başvuru formu (tarafınızdan doldurulmuş ve imzalanmış), 1 adet fotoğraf, pasaportunuzun ilk 3 sayfasının ve eğer varsa Şengen vizesinin olduğu sayfanın fotokopisi, nüfus cüzdanınızın fotokopisi de gerekmektedir.
Ayrıca firma ile ilgili vergi levhası, Polonya Vizesi Polonya Vizesi ticaret odası sicil kayıt belgesi, faaliyet belgesi, imza sirküleri, ticaret sicil gazetesi ve bilanço gerekmektedir.
Bağ Kur borcunuzun olmadığını gösteren belge, hesap cüzdanlarınız ve varsa gayri menkul tapuları, seyahat sağlık sigortası (30.000Euro teminatlı), uçak ve otel rezervasyonları da ibraz etmeniz gereken belgelerdendir.
Maaşlı çalışanların, SSK hizmet dökümü cetveli, son üç aylık maaş bordrosu, SSK işe giriş belgesi ibraz etmeleri gerekmektedir. Tır Şöförlerinin ise, C.M.R veya TIR karnesi fotokopisi, şirketin şöför listesi, ehliyet fotokopisi gerekmektedir. İlk Başvurularda, C2 Uluslararası Taşımacılık Belgesi (Ulaştırma Bakanlığından), araç kiralık ise kira sözleşmesi (noter onaylı), şöför sözleşmeli çalışan ise sözleşme (noter onaylı) gerekmektedir.
Polonya Vize Başvurusu
Polonya Vize işlemleri
Polonya Turistik Vize İçin Gerekli Belgeler: Çalışanlar için, çalışmakta oldukları şirketin antetli kağıdına yazmış oldukları dilekçe, tam olarak doldurulmuş ve imzalı 1 vize formu, 1 fotoğraf, pasaportun 1,2,3 ve 60. sayfa (varsa Polonya ve/veya Şengen vizesi) fotokopileri gerekmektedir. Ayrıca nüfus cüzdanı fotokopisi de istenmektedir. Çalıştıkları firmanın, ticaret odası kayıt belgesi, imza sirküleri, ticaret sicil gazetesi, SSK işe giriş belgesi, SSK Hizmet Dökümü Cetveli ve maaş bordrosu gerekmektedir. Hesap cüzdanı, uçak ve otel rezervasyonları, seyahat sigortası da istenen belgelerdendir.
Polonya için transit vize alıp, en fazla 5 gün kalıp başka ülkeye geçiş yapacak olanların, B tipi Transit Şengen Vizesi alması gerekmektedir. Aynı vize ücretiyle, tek girişli, iki girişli veya sayısız girişli Transit Vize alabilirsiniz.
C tipi Vize, kısa süreli İkamet Şengen Vizesi için alınır. Polonya ya ilk giriş tarihinden itibaren altı ay içinde kullanmalı ve toplamda en fazla 90 gün kalmalısınız. Vize tarihleri dahilinde sınırsız giriş yapabilirsiniz. Bu vizenin de ücreti 130 TL dir. D tipi uzun süreli İkamet Şengen Vizesinin de ücreti 130 TL dir. Bu vizeyi 12 ay içinde kullanmalısınız. Bu vizeyle en fazla 1 yıl kalabilirsiniz. Avusturya, Belçika, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, İspanya, Hollanda, İzlanda, Litvanya, Lüksemburg, Letonya, Malta, Almanya, Norveç, Portekiz, Slovakya, Slovenya, İsveç, Macaristan ve İtalya ülkelerinin ikametgahına sahip olanlar, C ve D tipi transit vizeden muaftırlar.

Etiketler : polonya, polonya vizesi, polonya vize işlemleri, polonya turistik, polonya ticari, polonya otel rezervasyonu, uçak bileti, vize işlemleri, erasmus, öğrenci vizesi, schengen vizesi

31 Ağustos 2009 Pazartesi

aaaaa

type="application/x-shockwave-flash"
pluginspage="http://www.macromedia.com/go/getflashplayer"
width="320" height="240"
bgcolor="#FFFFFF"
src="http://www.hitwi.com/mm/player-viral.swf"
allowfullscreen="true"
allowscriptaccess="always"
flashvars="file=http://www.hitwi.com/mm/xml/700516790.xml&fullscreen=false&controlbar=bottom">

aaaa

type="application/x-shockwave-flash"
pluginspage="http://www.macromedia.com/go/getflashplayer"
width="320" height="240"
bgcolor="#FFFFFF"
src="http://www.merkez.us/mm/player-viral.swf"
allowfullscreen="true"
allowscriptaccess="always"
flashvars="file=http://www.merkez.us/mm/xml/1025849226.xml&fullscreen=false&controlbar=bottom">

24 Haziran 2009 Çarşamba

Cinsel sağlıkta özel durumlar (Koruyun , korunun) Sağlık bilgileri

Bu bölümde kısaca önemli olaylar ve hastalıklar üzerin­de duracağız. Ameliyatlar cinsel organların işlevini etkileyebi­leceği gibi, kişide “sakatlanmışlık” duygusu da yaratabilir. Kalp krizi gi­bi ciddi hastalıklardan sonra cinsel ilişkinin ciddi yeni bir sorun yarata­bileceği korkusu son derece engel­leyici olabilir. Özgül sorunlarda uz­manla bu konuyu tartışmak ve daha ayrıntılı görüş almak mümkündür, ama vakaların çoğunda psikologlar ve danışmanlar da destek ve yardım sunabilir.

GEBELİK SIRASINDA CİNSELLİK
Kadınların çoğu gebelik sırasında li­bido değişiklikleri yaşar. Çeşitli araş­tırmaların sonuçları gebeliğin ilk üç ayında ve son üç ayında cinsel ilgi­de azalma görülebildiğini, buna kar­şılık bazen ortadaki üç ayda libido artışı olabildiğini düşündürüyor.

Bunların sorumlusunun gebelik sıra­sında gerçekleşen büyük hormonal değişiklikler mi, yoksa sürecin zo­runlu kıldığı sosyal ve duygusal uyum adımları mı olduğunu söyle­mek güçtür.

Geçmişte gebelik sırasında cinsel ilişkinin ve orgazmın fetüse zarar verebileceği düşünülüyor ve cinsel ilişkiden kaçınılıyordu. Yeni araştır­malar bunun çoğunlukla gerçekdışı olduğunu gösterdi. Bazen, geçmiş­teki gebeliklerinin belli aşamalarında sorunları olmuş bir kadına gebeliğin o aşamasında cinsel ilişkiden kaçın­ması önerilebilir. Örneğin daha önce gebeliğin ikinci üç aylık diliminde rahim boynunun açılması nedeniyle düşük yapmış bir kadına, sonraki gebeliğinde bu aşamada cinsel iliş­kiden kaçınması söylenebilir.

Gebelikte, özellikle de gebeliğin sonlarına doğru cinsel ilişki teknik beceri ve biraz deneme sınama ge­rektirebilir! Yüz yüze birbirine sarılmak güç olabilir, bu yolu denemeyi boş verin. Kadının üstte olduğu po­zisyon, arkadan girme ya da yan ya­na pozisyon türleri denenebilir. Oral seks ve birbirine mastürbasyon yap­mak gibi başka iyi seçenekler de vardır.

Erkek gebeliğe eşlik eden vücut değişikliklerini çok uyarıcı bulabile­ceği gibi, bunlar engelleyici de ola­bilir. Özellikle vajina farklı, daha yu­muşak ve daha nemlidir. Ayrıca va­jina akıntısı daha fazladır. Gebelik genellikle çift için hem neşeli, hem de gerilimli bir dönemdir ve her iki eş de cinselliğe farklı anlarda farklı yaklaşabilir. Bol bol sarılarak, birbiri­ni okşayarak ve cinsel birleşmeyle ya da cinsel birleşme olmaksızın bir­birini rahatlatarak yakın bir temas içinde olmak her iki eşin de gereksi­nim duyacakları güveni sağlayabilir.

DOĞUMDAN SONRA CİNSELLİK
Araştırmalar kadınların çoğunun cin­sel ilişkiye doğumdan 12 hafta son­ra, üçte birinin de doğumdan altı hafta sonra başladıklarını gösteriyor. Doğumdan sonra cinselliğin kalitesi birçok faktörden etkilenir. Yeni an­ne baba rolü eşlerin ikisi için de yo­rucu ve dikkat dağıtıcı olabilir. Kadı­nın vajinasında dikişler olabilir ve bazı kadınlarda bunlar cinsel ilişki sı­rasında ağrıya yol açarak sorun ya­ratmaya devam edebilir. Hatta zor bir doğum deneyimi vajinizme ne­den olabilir .

Vajinal doğumdan sonra vajina gevşeyebilir ve penisi yeterince sıkı sarmalamayabilir. Pelvis tabanı eg­zersizleri kadının vajinasının yeni­den şekle girmesine yardım ede­cektir.

Emzirme de çiftin cinsel yaşamı­nı etkileyebilir. Tam gün emzirme yorucudur, zaman aiır ve bölünen uykusuyla kadın cinsel ilişkiden haz alamayacak kadar yorgun olabilir. Emzirmenin kadında libido üzerin­deki etkileri tartışmalı bir konudur. Emziren kadında hormon düzeyleri libidonun azalması gerektiğini gös­teriyor, ama bazı kadınlar emzirme­nin erotik bir deneyim olduğunu söylüyor. Eşlerinin emzirmesini gö­ren erkekler farklı tepkiler veriyor ve bir kısmı bundan rahatsız oluyor.

Genelde çiftlerin çoğu doğum öncesine göre bu dönemde daha az seviştiklerini söylüyor.

AMELİYATTAN SONRA CİNSELLİK
Prostat ameliyatları
Orta yaşlı ve yaşlı erkeklerde prostat büyümesi yaygın bir şikâyettir ve çoğu zaman erkek bu bölgedeki herhangi bir ameliyatın iktidarsızlığa ya da sertleşme sorunlarına neden olacağını varsayar. En yaygın pros­tat ameliyatı yöntemi idrar yolu için­den yapılan TURP işlemidir (transü-retral prostat rezeksiyonu) ve iyi el­lerde bu ameliyat vakaların yalnızca %5′inde sertleşme sorununa yol açar.

Öte yandan, prostat kanseri nedeniyle yapılan ameliyat ve rad­yoterapide erektil işlev bozukluğu riski yüksektir. Standart bir prostat ameliyatında (prostatektomi) erkek­lerin yaklaşık %80′inde erektil sorunlar gelişir ve son araştırmalar rad­yoterapide de sonuçların benzer dü­zeyde olduğunu gösteriyor. Bunun­la birlikte, sinir koruyucu prostatek­tomi olarak adlandırılan bir teknikte hastaların %80′inde ameliyattan 18 ay sonra sertleşme yetisinin sürdü­ğü ya da yeniden kazanıldığı bildiri­liyor.

Bazı merkezlerde sinir greftleri yerleştirme teknikleri de uygulanı­yor ve sertleşmeyi korumada iyi so­nuçlar alınıyor. Bununla birlikte, kan­ser tedavisinde gerekli ameliyat tipi kişiden kişiye değişir ve bazı durum­larda sertleşme sorunları kaçınılmaz olabilir.
Bununla birlikte, erkeklerin çoğu sertleşme ve orgazma ulaşma yeti­lerinde herhangi bir bozulma olma­sa da, eskisi gibi meni çıkaramadık­larını fark ediyor. Bu durumda meni, idrar kesesine boşalıyor. Buna geri­ye doğru boşalma (retrograd ejakülasyon) adı veriliyor. Orgazmdan hemen sonra idrardan alınan sperm­lerle eşe suni döllenme yapılarak ba­şarılı sonuçlar elde edilmekle birlik­te, genellikle erkek bu durumda kısır kalabilir.

Ameliyatın nedeni prostat kanseriyse, östrojen tedavisi ya da er­kek cinsel hormonu testesterona karşı ilaçların kullanılması ve testislerin çıkarılması gibi başka bazı yön­temlere başvurmak gerekebilir. Bu­nun nedeni prostat kanserinin geliş­mek için testesterona ihtiyaç duymaşıdır. Bu gibi tedaviler sonunda libido azalması olasılığı yüksektir.

Histerektomi
Rahmin orgazm için önemli olup ol­madığı tartışması henüz açıklığa ka­vuşmadı. Bazı çalışmalarda rahmin alınmasından (histerektomi) sonra kadında cinsel doyumun arttığı bil­dirilirken, bir bölümünde de azaldığı sonucuna varılıyor. Birçok kadın da herhangi bir değişiklik olmadığını bildiriyor.

Rahmin alınmasına her iki yu­murtalığın alınması eşlik ettiyse, hormonal nedenlerle libido azalma­sı görülebilir. Yumurtalıklar alınma­mışsa, kadınların çoğu ameliyattan önce yaşadıkları sorunlardan (örne­ğin şiddetli, uzun süreli ve sancılı kanamalardan) kurtulup cinsel ya­şamlarının yeni bir evresine girmek­ten mutlu oluyor.

Mastektomi
Göğüsleri alınan (mastektomi) ka­dınların üçte biri, hiç değilse geçici olarak cinsel nazlarının azaldığını belirtiyor. Mastektomi vücudun gö­rüntüsünde sarsıcı bir değişikliğe neden oluyor ve bazı kadınlar cinsel olarak şekil bozukluğuna uğradıkla­rını ve artık çekici olmadıklarını dü­şünüyor. Ameliyattan sonra kadınla­ra memenin yeniden oluşturulması ve meme protezleri konusunda öneriler yapılabilir. Ayrıca eşlerin ve danışmanların, ameliyatın cinselliğe yansımaları olabileceği gerçeğini gözden kaçırmamaları gerekir.

Barsak Ameliyatları
Önemli bazı barsak ameliyatlarında barsağın ucu dışarı açılır; bu işleme, ince barsak söz konusuysa ileosto-mi, kalın barsak söz konusuysa ko-lostomi adı verilir. Barsak ağzına bir torba yerleştirilerek, barsak içeriği burada tutulur. Bu tür bir ameliyatın büyük psikolojik etkileri olabileceği ve kişinin cinsel işlevini etkileyebile­ceği açıktır.

Kaldı ki, bazı ameliyatlarda cinsel organlara giden sinirler de zarar gö­rür ve bu nedenle de cinsel sorunlar ortaya çıkabilir. Özellikle rektumun (kalın barsağın son bölümü) alındığı ameliyatlarda bu daha sık görülür. Bu gibi vakalarda erkeklerin yaklaşık üçte birinde erektil sorunlar gelişir ve kadınların üçte biri nedbe (yara) dokusu oluşumu nedeniyle cinsel ilişki sırasında ağrı çeker. Bununla birlikte, ameliyattan birkaç yıl sonra cinsel işlevde düzelme olduğu da görülmüştür.

İleostomi ya da kolostomi geçir­miş kişiler yeni eşlerinin vücutların­daki kusuru keşfedeceği, eski eşleri­nin cinsel açıdan onları istemeyece­ği, sevişme sırasında torbanın patla­yacağı ya da hoş olmayan sesler ve kokular yayacağı endişesiyle dehşe­te düşebilir. Açıkçası, zamanla duru­ma uyum sağlanır ve yeni ya da es­ki eşlerin veya danışmanların konu ya duyarlı yaklaşması yardımcı ola­bilir. Birçok insan bu gibi ameliyat­lardan sonra evlenerek çocuk sahibi olur. Kaldı ki, eşler her ikisinin de kabul edilebilir ve zevkli bulduğu yeni sevişme yöntemleri geliştirebi­lir.

KALP KRİZİNDEN SONRA CİNSELLİK
Cinsellik kalp krizinden sonra “nor­male geri dönüşün” bir parçası ola­rak görülmelidir. Kriz sonrasında önemli komplikasyonlar yoksa se­vişmemek için hiçbir neden yoktur (ve zaten önemli sorunlar varsa kişi kendini kötü hissedeceği için cinsel­lik aklına gelmeyecektir). Cinsel iliş­kide harcanan çabanın iki kat merdi­ven çıkarken harcanan çabaya eşit olduğu söyleniyor; bu mümkünse,rahat bir ortamda fazla atletik hare­ketler yapmadan sevişmek de mümkündür.

Seyrek olarak cinsel ilişki anjinayı tetikleyebilir. Bu nedenle önceden bir dilaltı tableti (gliseril trinitrat) ya da spreyi alınabilir. Bazen kalp kri­zinden sonra yüksek tansiyon teda­visi başlatılır. İdrar söktürücüler (diüretikler) ya da beta blokerler gibi bazı tansiyon ilaçları zaman zaman erekti! sorunlara ya da libido azal­masına neden olabilir. Bu olursa doktora başvurarak dozu ya da ilacı değiştirin.

İNMEDEN SONRA CİNSELLİK
Bir araştırmada inme geçiren erkek hastaların çoğunda inmeyi izleyen yedi hafta içinde cinsel istek ve sert­leşmenin geri geldiği bildiriliyor. İnmeden sonra kişinin bir tarafında felç ya da kas zaafı kalabilir, dolayı­sıyla sevişme sırasında bunun dikka­te alınması gerekir. Kalp krizinde ol­duğu gibi, bazen yeni ilaçlar cinsel işlevi etkiler; bu gibi durumlarda doktorla görüşmekte yarar vardır.

OMURİLİK YARALANMALARINDAN SONRA CİNSELLİK
Aktör Christopher Reeve boy­nundan aşağısının felçli kalmasına yol açan yaralanmadan yalnızca bir­kaç ay sonra libidosunun bütünüyle yerinde olduğunu ve bir gün yeni­den baba olmayı umduğunu açıkla­dığı zaman hayli şaşkınlık yaratmıştı.

Gerçi her bireyin ayrı ele alınma­sı gerekir, ama eldeki kanıtlar omu­rilik yaralanması geçiren ve felçli kalan birçok kadın ve erkeğin cinsel is­teğinin normal olduğunu düşündü­rüyor. Bazı erkekler yaralanmadan sonra iktidarsız oluyor, ama çoğu ol­mayabiliyor. Boşalma sertleşmeden daha fazla etkileniyor. Cinsel organ­larda herhangi bir his olmasa da, bir­çok paraplejik kişi yaralanma önce-sindekinden farklı olmakla birlikte, orgazm olabildiklerini anlatıyor.

Veriler kadınların bu durumdan daha az etkilendiğini düşündürüyor ve birçok kadın yeni yaşamlarına uyum yaparak haz alınan bir cinsel yaşama kavuşuyor. Kadınlarda do­ğurganlık genellikle etkilenmiyor ve âdet kanamaları eskisi gibi devam ediyor. Erkeklerde boşalma olup ol­mamasına bağlı olarak kısırlık görü­lebilir, ama bazen yapay döllenme bir seçenek olabilir.

Ergenlik ve cinsellik Hakkında öğrenmek istedikleriniz.

Ergenlik ve cinsellik Hakkında öğrenmek istedikleriniz.


Erotik düşünceler, cinsellikle ilgili bütün konulara derin bir il­gi, vücutla ilgili yoğun endişe­ler, davranışlar konusunda kafa karı­şıklığı (başkalarının davranışlarıyla karşılaştırma) ve anne-babanın uyarı­larıyla vücudun dürtüleri arasında köşeye sıkışmışlık duygusu: ergenlik çağında cinsellik çok heyecan verici olabileceği gibi, erişkinlerdeki gibi suçluluk, kaygı ve karmaşık sorunlar­la da dolu olabilir. Bununla birlikte, cinselliğin istenmeyen sonuçları olan cinsel enfeksiyonların ve gebeliğin ergen üzerindeki etkileri erişkinde-kinden çok daha hırpalayıcıdır.

Günümüzde gençler anne-babalarının gençlik dönemleriyle karşılaş­tırıldığında daha özgürmüş gibi gö­rünüyor, ama cinsel olarak kendileri­ni kanıtlamaya zorlayan çevre baskı­sı ergenliği daha da sersemletici bir deneyime dönüştürüyor. Günümüz­de ergenler arasında ilk cinsel dene­yim yaşı giderek düşüyor ve isten­meyen gebelik oranı artıyor. İngiltere’de ergenlerde gebelik oranı yak­laşık 100 000 iken, yakın zamanda yapılan bir araştırma erkeklerin %50’sinin, kadınların ise üçte ikisi­nin cinsel ilişkiye çok erken başladı­ğı inancında olduğunu gösteriyor.

Birçok ergen cinsel ilişki için he­nüz çok erken olduğunu düşünebi­lir; ancak kafaları mastürbasyon, âdet kanamaları, gece boşalmaları ve kendi cinsel yönelimlerine ilişkin sorunlarla meşguldür. Ergenin çev­resindeki erişkinler de bazen birbi­riyle çelişen tavsiyelerde bulunarak, ergenin kafasının daha da karışması­na neden olabiliyor. Türkiye’de er­genlik çağındaki gençlerin bütün bu konularda güvenilir kaynaklardan önyargısız ve açık yanıtlar elde etme olanakları son derece sınırlı olmakla birlikte, son yıllarda bu doğrultuda bazı adımlar atılmaya başlandı.

MASTÜRBASYON
Kendi kendini tatmin ya da mastür­basyon (kişinin haz almak ve orgaz­ma ulaşmak amacıyla kendi cinsel organlarını okşaması) ergenlik ça­ğındaki erkek çocuklarda doğal sayı­lıp, geniş kabul görüyor, ama ergen­lik çağındaki çok sayıda genç kız da mastürbasyon yapıyor ve erişkinlik çağında da buna devam ediyor. Er­genlerde mastürbasyon cinsel haz-ları ve boşalmayı kendi başına gü­venli bir yoldan keşfetmeye olanak veren yararlı bir yöntemdir ve sonra­ki cinsel aktivitelerde ön sevişme sı­rasında kişinin nelerden hoşlandığını anlamasına yardımcı olabilir. Ayrıca kişinin orgazma ulaşabileceğini gös­termeye de yardım eder.

Erkekler elleriyle ya da bir yüzeye (örneğin yatağa) dayanarak penisin gövdesini ve başını ovuşturma yo­luyla mastürbasyon yapar. Kızlar art arda hafif hareketlerle klitorisi uyara-bilir ve vajina ile göğüslerini okşayabilirler. Mastürbasyonda “normal” kabul edilebilecek bir sıklık yoktur; bazı kişiler günde birkaç kez, bazıları ise haftada bir ya da daha seyrek mastürbasyon yapabilir. Ayrıca mas­türbasyon yapmak istememek de son derece normaldir.

Geçmişte mastürbasyonun doğal olmadığı, hatta zararlı olabileceği, insanın kör olmasına yol açabileceği düşünülürdü. Oysa günümüzde en güvenli seks olarak değerlendiriliyor ve birçok erişkinin yaşam boyu uy­guladıkları son derece normal bir davranış olarak kabul ediliyor.

EŞCİNSEL DUYGULAR
Ergenlik çağı genellikle duyguların çok yoğun yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemde tutkulu arkadaşlıklar geliştirilir ve her iki cinsten hayran olunan kişilere karşı derin duygular beslenebilir. Ergenlerin çoğu kendi cinsinden bazı kişilere bağlanır ve eşcinsel mi (homoseksüel, aynı cin­se ilgi duyan), yoksa heteroseksüel mi (karşı cinse ilgi duyan) oldukları konusunda kafa karışıklığı yaşayabi­lir. Ergenler kendi cinslerinden kişi­lerle çeşitli cinsel deneyimler de ya­şayabilir. Bütün bunlar son derece normaldir ve kişinin kendi cinselliği­ni keşfetmesinin bir parçasıdır.

Eşcinsel duygular ve deneyimler yaşayan birçok kişi daha sonra hete-roseksüel ilişkilere girer. Diğer bazı­ları kendi cinslerinden kişilere karşı güçlü duyguları olduğunu hisseder ve bu tercihi yaşam boyu sürdürür. Bazı kişiler de, tek bir kişiyle kalıcı bir ilişki sürdürebilmelerine karşın, her iki cinse de ilgi duyabilir. Her iki cinsiyetten kişiyle ilişkisi olan kişiler kendilerini “biseksüel” olarak adlan­dırabilir.

Toplumların çoğunda aileye önem verilip heteroseksüel ilişkiler normal kabul edilirken, homoseksüel ilişkiler anormal, günah ya da sapkın­lık sayılır. Dolayısıyla heteroseksüel dünyaya uyum yapma baskısı çok kuvvetlidir. Oysa gerçekte insanların çoğu için cinsellik geniş bir yelpaze­dir; kişi karşı cinsle cinsel ilişkiyi ter­cih edebilir, ama bazı koşullarda aynı cinsten kişilere de ilgi duyabilir ya da bunun tam tersi yaşanabilir.

Eşcinsellerin çoğu çok küçük yaşlardan başlayarak kendilerinin “gay” olduklarını bildiklerini söylü­yor. Cinselliği konusunda kişinin ka­fası karışıksa, kendisine zaman tanı­yarak bu konuyu dikkatle irdelemesi gerekir. Bazı kişiler kendi cinsellikle­rini reddederek evlenmeye ve ço­cuk sahibi olmaya kadar gidiyor, ama bu çoğu zaman daha büyük bir mutsuzluğa neden oluyor. Gerçi eş­cinsel yaşam birçok soruna ve çatış­maya yol açabilir, ama bu konuda dürüst olmak daha iyi olabilir.

OYNAŞMA
Cinsellik konusuna merak duymak ve bazı şeyleri denemek normaldir. Gençlerin çoğu cinselliği dudaktan öpüşerek, dilleriyle öpüşerek, bazen de elbiselerinin üzerinden birbirleri­nin vücuduna dokunarak dener. Öte yandan, kişiler bazen elbiselerini çı­kararak da birbirlerinin vücudunu okşayabilir ve birbirlerine mastür­basyon yapabilir. Bunlar cinsel bir­leşme öncesindeki “ön sevişmeye” benzer ve sonunda cinsel birleş­meyle sonuçlanabilir.

Dolayısıyla, denemelerin hazzına varmak istiyorsanız başlangıçtan iti­baren her iki eşin nereye kadar git­meye hazır olduğunu belirlemekte yarar vardır. Ne kadar “kendinden geçerse geçsin” hiç kimsenin diğeri­ni oynaşma ya da öpüşmeyi bir adım ileri götürme konusunda zor­lamaya hakkı yoktur. Oynaşma cin­sel birleşmeye götürüyorsa, gebeli­ğin ve enfeksiyonların önlenmesi için prezervatif kullanma konusu ele alınmalıdır . Ayrıca oynaşma sırasında meninin vajinanın yakınına boşalma-ması gerektiği gözden kaçırılmama­lıdır; bu durumda cinsel birleşme ol­madan da gebe kalmak mümkün­dür. Dahası, eşlerden birinin cinsel organına dokunduktan sonra öteki­nin cinsel organlarına dokunan par­maklarla enfeksiyon bulaşabilir. En­feksiyonları önlemek için derideki ya da parmaklardaki kesikler su geçir­meyen plastikle kapatılmalıdır; er­kek ve kadın prezervatifi de kullanılabilir. Oral seksin güvenli olması için çeşitli tatlarda prezervatifler sa­tılmaktadır.

Oynaşmanın sınırları konusunda her iki eş de aynı görüşteyse, bu yöntem cinsel birleşmenin doğura­bileceği sorunlar olmaksızın cinsel­likten zevk almanın çok hoş ve ol­dukça güvenli bir yolu sayılabilir.

İLK CİNSEL BİRLEŞME
İlk cinsel birleşme, erişkinler dünya­sına adım atmada önemli bir geçiş töreni olarak görülür. Üzerinde doğ­ru dürüst düşünmeden hızla bu adı­mı atmak kolaydır. Yeni bir durum söz konusu olduğu için, deneyimli iki kişi arasında bile ilk cinsel ilişkide çoğu zaman birçok beceriksizlik ya­şanır. Her iki eş de deneyimsizse, durum daha da güç olabilir; eşlerin ikisi de çekingen, sinirli ve endişeli lacaktır.

Dolayısıyla, kişilerin za­man ayırarak önce birbirlerini tanı­maları ve birbirlerinin vücutlarına alışmalarında yarar vardır. Daha da önemlisi, prezervatif kullanılması konusu ve gebeliği önleyici yön­temler önceden ele alınmalıdır. Gençlerin %70-80′i ilk cinsel birleş­mede prezervatif kullandığını belirti­yor. Gençlerde doğurganlık yüksek olduğu için, kadının istenmeyen ge­beliği önleyici (kontraseptif) hap kullanması, erkeğin de enfeksiyon­ları önlemek için prezervatif kullan­ması akla uygun olabilir (aşağıya, Gebeliği önleyici yöntemler bölü­müne bakınız).

GEBELİK,GEBELİĞİ ÖNLEYİCİ YÖNTEMLER VE CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR
Cinsel ilişki gebeliğe, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara ya da her iki­sine birden yol açabilir. Bunların iki­sinin de olmaması için her iki eşin de eşit sorumluluk yüklenmesi, is­tenmeyen bir gebelik olursa bu so­runun üstesinden gelmede eşit rol almaları gerekir. Bu gibi konularda, medikososyal merkezlerine, AÇSAP merkezlerine, sağlık ocaklarına ve hastanelerin ilgili birimlerine (aile hekimi, jinekoloji, üroloji) başvurula­bilir. Telefonla danışmanlık hizmet­leri veren merkezler de vardır. Bu gibi merkezlerde çalışan doktorlar sır saklamakla yükümlüdür.

Gebeliği önleyici haplar (kontraseptif haplar) doktorun önerisiyle kullanılmalıdır. Gerektiği gibi uygu­lanırsa gebeliği önleyici etkisi güçlü­dür. Ama cinsel yolla bulaşan hasta­lıklara karşı önlem alabilmek için da­ima prezervatif de kullanılmalıdır. Prezervatifler HIV (AİDS), belsoğukluğu, klamidya ve trikomonyaz gibi enfeksiyonlara karşı iyi bir korunma sağlar, ama cinsel organlarla temastan önce takılmalıdır. Genital siğil ve herpese karşı da bir ölçüde koruma sağlar.

Genç kız gebeliği önleyici hap kullanmıyorsa ve prezervatifsiz cin­sel ilişki yaşanırsa ya da ilişki sırasın­da prezervatif yırtılır ya da penisten çıkarsa, gebelik riskini azaltmak için olayı izleyen 72 saat içinde acil kontraseptif kullanılabilir (buna “er­tesi sabah hapı” adı da veriliyor, ama ilişkiden sonra üç gün boyunca etkili olduğu için aslında bu doğru bir tanımlama değil). Bu yöntemde 12′şer saat arayla ikişerden dört hap alınır ve gebe kalma riski yüzde 2-3′e düşürülür. Türkiye’de de Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması merkezlerine ya da kadın doğum kliniklerine bu amaçla başvurulabilir; ayrıca, HIV bulaşma kuşkusu oldu­ğunda, 48 saat içinde bu birimlere yapılacak bir başvuru ile HIV virüsü­nü çok büyük olasılıkla yok eden bir tedavi protokolü uygulanabilir.

Oral seks kanser yapıyor

Oral seks kanser yapıyor
Yapılan araştırmada kansere neden olan virüslerin oral seksle bulaşabildiği belirlendi.

“Cancer Journal”‘ın yaptığı araştırmada cinsel birleşme esnasında yapılan oral seksin kansere neden olan virüslerin bulaşmasını sağladığını ortaya çıkardı. Ayrıca son 10 yılda ağız kanserine yakalanan insanların sayısı üçte bir oranında artmış.