24 Haziran 2009 Çarşamba
Cinsel sağlıkta özel durumlar (Koruyun , korunun) Sağlık bilgileri
GEBELİK SIRASINDA CİNSELLİK
Kadınların çoğu gebelik sırasında libido değişiklikleri yaşar. Çeşitli araştırmaların sonuçları gebeliğin ilk üç ayında ve son üç ayında cinsel ilgide azalma görülebildiğini, buna karşılık bazen ortadaki üç ayda libido artışı olabildiğini düşündürüyor.
Bunların sorumlusunun gebelik sırasında gerçekleşen büyük hormonal değişiklikler mi, yoksa sürecin zorunlu kıldığı sosyal ve duygusal uyum adımları mı olduğunu söylemek güçtür.
Geçmişte gebelik sırasında cinsel ilişkinin ve orgazmın fetüse zarar verebileceği düşünülüyor ve cinsel ilişkiden kaçınılıyordu. Yeni araştırmalar bunun çoğunlukla gerçekdışı olduğunu gösterdi. Bazen, geçmişteki gebeliklerinin belli aşamalarında sorunları olmuş bir kadına gebeliğin o aşamasında cinsel ilişkiden kaçınması önerilebilir. Örneğin daha önce gebeliğin ikinci üç aylık diliminde rahim boynunun açılması nedeniyle düşük yapmış bir kadına, sonraki gebeliğinde bu aşamada cinsel ilişkiden kaçınması söylenebilir.
Gebelikte, özellikle de gebeliğin sonlarına doğru cinsel ilişki teknik beceri ve biraz deneme sınama gerektirebilir! Yüz yüze birbirine sarılmak güç olabilir, bu yolu denemeyi boş verin. Kadının üstte olduğu pozisyon, arkadan girme ya da yan yana pozisyon türleri denenebilir. Oral seks ve birbirine mastürbasyon yapmak gibi başka iyi seçenekler de vardır.
Erkek gebeliğe eşlik eden vücut değişikliklerini çok uyarıcı bulabileceği gibi, bunlar engelleyici de olabilir. Özellikle vajina farklı, daha yumuşak ve daha nemlidir. Ayrıca vajina akıntısı daha fazladır. Gebelik genellikle çift için hem neşeli, hem de gerilimli bir dönemdir ve her iki eş de cinselliğe farklı anlarda farklı yaklaşabilir. Bol bol sarılarak, birbirini okşayarak ve cinsel birleşmeyle ya da cinsel birleşme olmaksızın birbirini rahatlatarak yakın bir temas içinde olmak her iki eşin de gereksinim duyacakları güveni sağlayabilir.
DOĞUMDAN SONRA CİNSELLİK
Araştırmalar kadınların çoğunun cinsel ilişkiye doğumdan 12 hafta sonra, üçte birinin de doğumdan altı hafta sonra başladıklarını gösteriyor. Doğumdan sonra cinselliğin kalitesi birçok faktörden etkilenir. Yeni anne baba rolü eşlerin ikisi için de yorucu ve dikkat dağıtıcı olabilir. Kadının vajinasında dikişler olabilir ve bazı kadınlarda bunlar cinsel ilişki sırasında ağrıya yol açarak sorun yaratmaya devam edebilir. Hatta zor bir doğum deneyimi vajinizme neden olabilir .
Vajinal doğumdan sonra vajina gevşeyebilir ve penisi yeterince sıkı sarmalamayabilir. Pelvis tabanı egzersizleri kadının vajinasının yeniden şekle girmesine yardım edecektir.
Emzirme de çiftin cinsel yaşamını etkileyebilir. Tam gün emzirme yorucudur, zaman aiır ve bölünen uykusuyla kadın cinsel ilişkiden haz alamayacak kadar yorgun olabilir. Emzirmenin kadında libido üzerindeki etkileri tartışmalı bir konudur. Emziren kadında hormon düzeyleri libidonun azalması gerektiğini gösteriyor, ama bazı kadınlar emzirmenin erotik bir deneyim olduğunu söylüyor. Eşlerinin emzirmesini gören erkekler farklı tepkiler veriyor ve bir kısmı bundan rahatsız oluyor.
Genelde çiftlerin çoğu doğum öncesine göre bu dönemde daha az seviştiklerini söylüyor.
AMELİYATTAN SONRA CİNSELLİK
Prostat ameliyatları
Orta yaşlı ve yaşlı erkeklerde prostat büyümesi yaygın bir şikâyettir ve çoğu zaman erkek bu bölgedeki herhangi bir ameliyatın iktidarsızlığa ya da sertleşme sorunlarına neden olacağını varsayar. En yaygın prostat ameliyatı yöntemi idrar yolu içinden yapılan TURP işlemidir (transü-retral prostat rezeksiyonu) ve iyi ellerde bu ameliyat vakaların yalnızca %5′inde sertleşme sorununa yol açar.
Öte yandan, prostat kanseri nedeniyle yapılan ameliyat ve radyoterapide erektil işlev bozukluğu riski yüksektir. Standart bir prostat ameliyatında (prostatektomi) erkeklerin yaklaşık %80′inde erektil sorunlar gelişir ve son araştırmalar radyoterapide de sonuçların benzer düzeyde olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, sinir koruyucu prostatektomi olarak adlandırılan bir teknikte hastaların %80′inde ameliyattan 18 ay sonra sertleşme yetisinin sürdüğü ya da yeniden kazanıldığı bildiriliyor.
Bazı merkezlerde sinir greftleri yerleştirme teknikleri de uygulanıyor ve sertleşmeyi korumada iyi sonuçlar alınıyor. Bununla birlikte, kanser tedavisinde gerekli ameliyat tipi kişiden kişiye değişir ve bazı durumlarda sertleşme sorunları kaçınılmaz olabilir.
Bununla birlikte, erkeklerin çoğu sertleşme ve orgazma ulaşma yetilerinde herhangi bir bozulma olmasa da, eskisi gibi meni çıkaramadıklarını fark ediyor. Bu durumda meni, idrar kesesine boşalıyor. Buna geriye doğru boşalma (retrograd ejakülasyon) adı veriliyor. Orgazmdan hemen sonra idrardan alınan spermlerle eşe suni döllenme yapılarak başarılı sonuçlar elde edilmekle birlikte, genellikle erkek bu durumda kısır kalabilir.
Ameliyatın nedeni prostat kanseriyse, östrojen tedavisi ya da erkek cinsel hormonu testesterona karşı ilaçların kullanılması ve testislerin çıkarılması gibi başka bazı yöntemlere başvurmak gerekebilir. Bunun nedeni prostat kanserinin gelişmek için testesterona ihtiyaç duymaşıdır. Bu gibi tedaviler sonunda libido azalması olasılığı yüksektir.
Histerektomi
Rahmin orgazm için önemli olup olmadığı tartışması henüz açıklığa kavuşmadı. Bazı çalışmalarda rahmin alınmasından (histerektomi) sonra kadında cinsel doyumun arttığı bildirilirken, bir bölümünde de azaldığı sonucuna varılıyor. Birçok kadın da herhangi bir değişiklik olmadığını bildiriyor.
Rahmin alınmasına her iki yumurtalığın alınması eşlik ettiyse, hormonal nedenlerle libido azalması görülebilir. Yumurtalıklar alınmamışsa, kadınların çoğu ameliyattan önce yaşadıkları sorunlardan (örneğin şiddetli, uzun süreli ve sancılı kanamalardan) kurtulup cinsel yaşamlarının yeni bir evresine girmekten mutlu oluyor.
Mastektomi
Göğüsleri alınan (mastektomi) kadınların üçte biri, hiç değilse geçici olarak cinsel nazlarının azaldığını belirtiyor. Mastektomi vücudun görüntüsünde sarsıcı bir değişikliğe neden oluyor ve bazı kadınlar cinsel olarak şekil bozukluğuna uğradıklarını ve artık çekici olmadıklarını düşünüyor. Ameliyattan sonra kadınlara memenin yeniden oluşturulması ve meme protezleri konusunda öneriler yapılabilir. Ayrıca eşlerin ve danışmanların, ameliyatın cinselliğe yansımaları olabileceği gerçeğini gözden kaçırmamaları gerekir.
Barsak Ameliyatları
Önemli bazı barsak ameliyatlarında barsağın ucu dışarı açılır; bu işleme, ince barsak söz konusuysa ileosto-mi, kalın barsak söz konusuysa ko-lostomi adı verilir. Barsak ağzına bir torba yerleştirilerek, barsak içeriği burada tutulur. Bu tür bir ameliyatın büyük psikolojik etkileri olabileceği ve kişinin cinsel işlevini etkileyebileceği açıktır.
Kaldı ki, bazı ameliyatlarda cinsel organlara giden sinirler de zarar görür ve bu nedenle de cinsel sorunlar ortaya çıkabilir. Özellikle rektumun (kalın barsağın son bölümü) alındığı ameliyatlarda bu daha sık görülür. Bu gibi vakalarda erkeklerin yaklaşık üçte birinde erektil sorunlar gelişir ve kadınların üçte biri nedbe (yara) dokusu oluşumu nedeniyle cinsel ilişki sırasında ağrı çeker. Bununla birlikte, ameliyattan birkaç yıl sonra cinsel işlevde düzelme olduğu da görülmüştür.
İleostomi ya da kolostomi geçirmiş kişiler yeni eşlerinin vücutlarındaki kusuru keşfedeceği, eski eşlerinin cinsel açıdan onları istemeyeceği, sevişme sırasında torbanın patlayacağı ya da hoş olmayan sesler ve kokular yayacağı endişesiyle dehşete düşebilir. Açıkçası, zamanla duruma uyum sağlanır ve yeni ya da eski eşlerin veya danışmanların konu ya duyarlı yaklaşması yardımcı olabilir. Birçok insan bu gibi ameliyatlardan sonra evlenerek çocuk sahibi olur. Kaldı ki, eşler her ikisinin de kabul edilebilir ve zevkli bulduğu yeni sevişme yöntemleri geliştirebilir.
KALP KRİZİNDEN SONRA CİNSELLİK
Cinsellik kalp krizinden sonra “normale geri dönüşün” bir parçası olarak görülmelidir. Kriz sonrasında önemli komplikasyonlar yoksa sevişmemek için hiçbir neden yoktur (ve zaten önemli sorunlar varsa kişi kendini kötü hissedeceği için cinsellik aklına gelmeyecektir). Cinsel ilişkide harcanan çabanın iki kat merdiven çıkarken harcanan çabaya eşit olduğu söyleniyor; bu mümkünse,rahat bir ortamda fazla atletik hareketler yapmadan sevişmek de mümkündür.
Seyrek olarak cinsel ilişki anjinayı tetikleyebilir. Bu nedenle önceden bir dilaltı tableti (gliseril trinitrat) ya da spreyi alınabilir. Bazen kalp krizinden sonra yüksek tansiyon tedavisi başlatılır. İdrar söktürücüler (diüretikler) ya da beta blokerler gibi bazı tansiyon ilaçları zaman zaman erekti! sorunlara ya da libido azalmasına neden olabilir. Bu olursa doktora başvurarak dozu ya da ilacı değiştirin.
İNMEDEN SONRA CİNSELLİK
Bir araştırmada inme geçiren erkek hastaların çoğunda inmeyi izleyen yedi hafta içinde cinsel istek ve sertleşmenin geri geldiği bildiriliyor. İnmeden sonra kişinin bir tarafında felç ya da kas zaafı kalabilir, dolayısıyla sevişme sırasında bunun dikkate alınması gerekir. Kalp krizinde olduğu gibi, bazen yeni ilaçlar cinsel işlevi etkiler; bu gibi durumlarda doktorla görüşmekte yarar vardır.
OMURİLİK YARALANMALARINDAN SONRA CİNSELLİK
Aktör Christopher Reeve boynundan aşağısının felçli kalmasına yol açan yaralanmadan yalnızca birkaç ay sonra libidosunun bütünüyle yerinde olduğunu ve bir gün yeniden baba olmayı umduğunu açıkladığı zaman hayli şaşkınlık yaratmıştı.
Gerçi her bireyin ayrı ele alınması gerekir, ama eldeki kanıtlar omurilik yaralanması geçiren ve felçli kalan birçok kadın ve erkeğin cinsel isteğinin normal olduğunu düşündürüyor. Bazı erkekler yaralanmadan sonra iktidarsız oluyor, ama çoğu olmayabiliyor. Boşalma sertleşmeden daha fazla etkileniyor. Cinsel organlarda herhangi bir his olmasa da, birçok paraplejik kişi yaralanma önce-sindekinden farklı olmakla birlikte, orgazm olabildiklerini anlatıyor.
Veriler kadınların bu durumdan daha az etkilendiğini düşündürüyor ve birçok kadın yeni yaşamlarına uyum yaparak haz alınan bir cinsel yaşama kavuşuyor. Kadınlarda doğurganlık genellikle etkilenmiyor ve âdet kanamaları eskisi gibi devam ediyor. Erkeklerde boşalma olup olmamasına bağlı olarak kısırlık görülebilir, ama bazen yapay döllenme bir seçenek olabilir.
Ergenlik ve cinsellik Hakkında öğrenmek istedikleriniz.
Erotik düşünceler, cinsellikle ilgili bütün konulara derin bir ilgi, vücutla ilgili yoğun endişeler, davranışlar konusunda kafa karışıklığı (başkalarının davranışlarıyla karşılaştırma) ve anne-babanın uyarılarıyla vücudun dürtüleri arasında köşeye sıkışmışlık duygusu: ergenlik çağında cinsellik çok heyecan verici olabileceği gibi, erişkinlerdeki gibi suçluluk, kaygı ve karmaşık sorunlarla da dolu olabilir. Bununla birlikte, cinselliğin istenmeyen sonuçları olan cinsel enfeksiyonların ve gebeliğin ergen üzerindeki etkileri erişkinde-kinden çok daha hırpalayıcıdır.
Günümüzde gençler anne-babalarının gençlik dönemleriyle karşılaştırıldığında daha özgürmüş gibi görünüyor, ama cinsel olarak kendilerini kanıtlamaya zorlayan çevre baskısı ergenliği daha da sersemletici bir deneyime dönüştürüyor. Günümüzde ergenler arasında ilk cinsel deneyim yaşı giderek düşüyor ve istenmeyen gebelik oranı artıyor. İngiltere’de ergenlerde gebelik oranı yaklaşık 100 000 iken, yakın zamanda yapılan bir araştırma erkeklerin %50’sinin, kadınların ise üçte ikisinin cinsel ilişkiye çok erken başladığı inancında olduğunu gösteriyor.
Birçok ergen cinsel ilişki için henüz çok erken olduğunu düşünebilir; ancak kafaları mastürbasyon, âdet kanamaları, gece boşalmaları ve kendi cinsel yönelimlerine ilişkin sorunlarla meşguldür. Ergenin çevresindeki erişkinler de bazen birbiriyle çelişen tavsiyelerde bulunarak, ergenin kafasının daha da karışmasına neden olabiliyor. Türkiye’de ergenlik çağındaki gençlerin bütün bu konularda güvenilir kaynaklardan önyargısız ve açık yanıtlar elde etme olanakları son derece sınırlı olmakla birlikte, son yıllarda bu doğrultuda bazı adımlar atılmaya başlandı.
MASTÜRBASYON
Kendi kendini tatmin ya da mastürbasyon (kişinin haz almak ve orgazma ulaşmak amacıyla kendi cinsel organlarını okşaması) ergenlik çağındaki erkek çocuklarda doğal sayılıp, geniş kabul görüyor, ama ergenlik çağındaki çok sayıda genç kız da mastürbasyon yapıyor ve erişkinlik çağında da buna devam ediyor. Ergenlerde mastürbasyon cinsel haz-ları ve boşalmayı kendi başına güvenli bir yoldan keşfetmeye olanak veren yararlı bir yöntemdir ve sonraki cinsel aktivitelerde ön sevişme sırasında kişinin nelerden hoşlandığını anlamasına yardımcı olabilir. Ayrıca kişinin orgazma ulaşabileceğini göstermeye de yardım eder.
Erkekler elleriyle ya da bir yüzeye (örneğin yatağa) dayanarak penisin gövdesini ve başını ovuşturma yoluyla mastürbasyon yapar. Kızlar art arda hafif hareketlerle klitorisi uyara-bilir ve vajina ile göğüslerini okşayabilirler. Mastürbasyonda “normal” kabul edilebilecek bir sıklık yoktur; bazı kişiler günde birkaç kez, bazıları ise haftada bir ya da daha seyrek mastürbasyon yapabilir. Ayrıca mastürbasyon yapmak istememek de son derece normaldir.
Geçmişte mastürbasyonun doğal olmadığı, hatta zararlı olabileceği, insanın kör olmasına yol açabileceği düşünülürdü. Oysa günümüzde en güvenli seks olarak değerlendiriliyor ve birçok erişkinin yaşam boyu uyguladıkları son derece normal bir davranış olarak kabul ediliyor.
EŞCİNSEL DUYGULAR
Ergenlik çağı genellikle duyguların çok yoğun yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemde tutkulu arkadaşlıklar geliştirilir ve her iki cinsten hayran olunan kişilere karşı derin duygular beslenebilir. Ergenlerin çoğu kendi cinsinden bazı kişilere bağlanır ve eşcinsel mi (homoseksüel, aynı cinse ilgi duyan), yoksa heteroseksüel mi (karşı cinse ilgi duyan) oldukları konusunda kafa karışıklığı yaşayabilir. Ergenler kendi cinslerinden kişilerle çeşitli cinsel deneyimler de yaşayabilir. Bütün bunlar son derece normaldir ve kişinin kendi cinselliğini keşfetmesinin bir parçasıdır.
Eşcinsel duygular ve deneyimler yaşayan birçok kişi daha sonra hete-roseksüel ilişkilere girer. Diğer bazıları kendi cinslerinden kişilere karşı güçlü duyguları olduğunu hisseder ve bu tercihi yaşam boyu sürdürür. Bazı kişiler de, tek bir kişiyle kalıcı bir ilişki sürdürebilmelerine karşın, her iki cinse de ilgi duyabilir. Her iki cinsiyetten kişiyle ilişkisi olan kişiler kendilerini “biseksüel” olarak adlandırabilir.
Toplumların çoğunda aileye önem verilip heteroseksüel ilişkiler normal kabul edilirken, homoseksüel ilişkiler anormal, günah ya da sapkınlık sayılır. Dolayısıyla heteroseksüel dünyaya uyum yapma baskısı çok kuvvetlidir. Oysa gerçekte insanların çoğu için cinsellik geniş bir yelpazedir; kişi karşı cinsle cinsel ilişkiyi tercih edebilir, ama bazı koşullarda aynı cinsten kişilere de ilgi duyabilir ya da bunun tam tersi yaşanabilir.
Eşcinsellerin çoğu çok küçük yaşlardan başlayarak kendilerinin “gay” olduklarını bildiklerini söylüyor. Cinselliği konusunda kişinin kafası karışıksa, kendisine zaman tanıyarak bu konuyu dikkatle irdelemesi gerekir. Bazı kişiler kendi cinselliklerini reddederek evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya kadar gidiyor, ama bu çoğu zaman daha büyük bir mutsuzluğa neden oluyor. Gerçi eşcinsel yaşam birçok soruna ve çatışmaya yol açabilir, ama bu konuda dürüst olmak daha iyi olabilir.
OYNAŞMA
Cinsellik konusuna merak duymak ve bazı şeyleri denemek normaldir. Gençlerin çoğu cinselliği dudaktan öpüşerek, dilleriyle öpüşerek, bazen de elbiselerinin üzerinden birbirlerinin vücuduna dokunarak dener. Öte yandan, kişiler bazen elbiselerini çıkararak da birbirlerinin vücudunu okşayabilir ve birbirlerine mastürbasyon yapabilir. Bunlar cinsel birleşme öncesindeki “ön sevişmeye” benzer ve sonunda cinsel birleşmeyle sonuçlanabilir.
Dolayısıyla, denemelerin hazzına varmak istiyorsanız başlangıçtan itibaren her iki eşin nereye kadar gitmeye hazır olduğunu belirlemekte yarar vardır. Ne kadar “kendinden geçerse geçsin” hiç kimsenin diğerini oynaşma ya da öpüşmeyi bir adım ileri götürme konusunda zorlamaya hakkı yoktur. Oynaşma cinsel birleşmeye götürüyorsa, gebeliğin ve enfeksiyonların önlenmesi için prezervatif kullanma konusu ele alınmalıdır . Ayrıca oynaşma sırasında meninin vajinanın yakınına boşalma-ması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır; bu durumda cinsel birleşme olmadan da gebe kalmak mümkündür. Dahası, eşlerden birinin cinsel organına dokunduktan sonra ötekinin cinsel organlarına dokunan parmaklarla enfeksiyon bulaşabilir. Enfeksiyonları önlemek için derideki ya da parmaklardaki kesikler su geçirmeyen plastikle kapatılmalıdır; erkek ve kadın prezervatifi de kullanılabilir. Oral seksin güvenli olması için çeşitli tatlarda prezervatifler satılmaktadır.
Oynaşmanın sınırları konusunda her iki eş de aynı görüşteyse, bu yöntem cinsel birleşmenin doğurabileceği sorunlar olmaksızın cinsellikten zevk almanın çok hoş ve oldukça güvenli bir yolu sayılabilir.
İLK CİNSEL BİRLEŞME
İlk cinsel birleşme, erişkinler dünyasına adım atmada önemli bir geçiş töreni olarak görülür. Üzerinde doğru dürüst düşünmeden hızla bu adımı atmak kolaydır. Yeni bir durum söz konusu olduğu için, deneyimli iki kişi arasında bile ilk cinsel ilişkide çoğu zaman birçok beceriksizlik yaşanır. Her iki eş de deneyimsizse, durum daha da güç olabilir; eşlerin ikisi de çekingen, sinirli ve endişeli lacaktır.
Dolayısıyla, kişilerin zaman ayırarak önce birbirlerini tanımaları ve birbirlerinin vücutlarına alışmalarında yarar vardır. Daha da önemlisi, prezervatif kullanılması konusu ve gebeliği önleyici yöntemler önceden ele alınmalıdır. Gençlerin %70-80′i ilk cinsel birleşmede prezervatif kullandığını belirtiyor. Gençlerde doğurganlık yüksek olduğu için, kadının istenmeyen gebeliği önleyici (kontraseptif) hap kullanması, erkeğin de enfeksiyonları önlemek için prezervatif kullanması akla uygun olabilir (aşağıya, Gebeliği önleyici yöntemler bölümüne bakınız).
GEBELİK,GEBELİĞİ ÖNLEYİCİ YÖNTEMLER VE CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR
Cinsel ilişki gebeliğe, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara ya da her ikisine birden yol açabilir. Bunların ikisinin de olmaması için her iki eşin de eşit sorumluluk yüklenmesi, istenmeyen bir gebelik olursa bu sorunun üstesinden gelmede eşit rol almaları gerekir. Bu gibi konularda, medikososyal merkezlerine, AÇSAP merkezlerine, sağlık ocaklarına ve hastanelerin ilgili birimlerine (aile hekimi, jinekoloji, üroloji) başvurulabilir. Telefonla danışmanlık hizmetleri veren merkezler de vardır. Bu gibi merkezlerde çalışan doktorlar sır saklamakla yükümlüdür.
Gebeliği önleyici haplar (kontraseptif haplar) doktorun önerisiyle kullanılmalıdır. Gerektiği gibi uygulanırsa gebeliği önleyici etkisi güçlüdür. Ama cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı önlem alabilmek için daima prezervatif de kullanılmalıdır. Prezervatifler HIV (AİDS), belsoğukluğu, klamidya ve trikomonyaz gibi enfeksiyonlara karşı iyi bir korunma sağlar, ama cinsel organlarla temastan önce takılmalıdır. Genital siğil ve herpese karşı da bir ölçüde koruma sağlar.
Genç kız gebeliği önleyici hap kullanmıyorsa ve prezervatifsiz cinsel ilişki yaşanırsa ya da ilişki sırasında prezervatif yırtılır ya da penisten çıkarsa, gebelik riskini azaltmak için olayı izleyen 72 saat içinde acil kontraseptif kullanılabilir (buna “ertesi sabah hapı” adı da veriliyor, ama ilişkiden sonra üç gün boyunca etkili olduğu için aslında bu doğru bir tanımlama değil). Bu yöntemde 12′şer saat arayla ikişerden dört hap alınır ve gebe kalma riski yüzde 2-3′e düşürülür. Türkiye’de de Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması merkezlerine ya da kadın doğum kliniklerine bu amaçla başvurulabilir; ayrıca, HIV bulaşma kuşkusu olduğunda, 48 saat içinde bu birimlere yapılacak bir başvuru ile HIV virüsünü çok büyük olasılıkla yok eden bir tedavi protokolü uygulanabilir.
Oral seks kanser yapıyor
Yapılan araştırmada kansere neden olan virüslerin oral seksle bulaşabildiği belirlendi.
“Cancer Journal”‘ın yaptığı araştırmada cinsel birleşme esnasında yapılan oral seksin kansere neden olan virüslerin bulaşmasını sağladığını ortaya çıkardı. Ayrıca son 10 yılda ağız kanserine yakalanan insanların sayısı üçte bir oranında artmış.
Seksin en büyük düşmanı?Seksi Ne öldürür?
Cinsel işlev bozukluklarına en çok uyku apne sendromunda rastlanıyor.
Anadolu Sağlık Merkezi’nden Nörolog Dr. Vedat Sözmen, uykusuzluğun cinsel fonksiyonlara etkisini anlattı. Uyku apne sendromu olan kişilerde genellikle zaten bir cinsel isteksizlik ve cinsel fonksiyon bozukluğu görülür. Mesela birine uyku apne sendromu teşhisi konulurken ‘Horlama var mı, uyku sırasında nefes durması var mı, gece terlemeleri oluyor mu? Gibi bazı klasik sorular sorarız. Bu soruların yanı sıra kişiye ‘Cinsel fonksiyonlarda bir azalma var mı?’ sorusunu da yöneltiyoruz. Bunların hepsi tabii ki uyku apnesi sendromuna işaret etmez ama bunlarla beraber cinsel fonksiyonlarda da bir bozukluk olduğunu söylerse hastayı uyku apne sendromuna daha yakın düşünürüz.
Önce sorun saptanmalı
Uyku apnesi olanlarda genel olarak kandaki oksijen seviyesi düşer ve bu durum kişilerde yağ oranının artmasına neden olur. Kandaki oksijen seviyesinin düşmesi cinsel fonksiyonun yeterince yerine getirilememesine neden olur. Bir de yine aynı şekilde uyku bozuklukları, gün içinde halsizlik, konsantrasyon bozukluğu ve yorgunluk yaptığı için kişi akşam eve geldiğinde zaten halsiz ve uykulu oluyor. Onun için doğrudan uyumak istiyor, bu da cinsel isteksizliğe neden oluyor.Yapılan araştırmalar uyku apne sendromu olan bireylerdeki cinsel sorunların dolaşımdaki testosteron miktarının azalmasıyla ilişkili olduğunu ortaya koymuştur.
Sertleşme bozukluğu
Uyku apne bozukluğuna bağlı sertleşme bozukluğu olan hastalarda apnenin cerrahi veya CPAP ile tedavisinden sonra büyük olasılıkla testesteron düzeylerinin de normale gelmesine bağlı olarak sertleşme bozukluğunda düzelme saptanmıştır. Bilindiği gibi testosteron erkek ve kadında cinsel dürtü ile ilişkili bir hormondur ve kandaki düzeyi stresten, uyku ve duygudurumdaki değişikliklerden etkilenir. Cinsel sorunlara neden olan tıbbi bir neden saptandığında, psikolojik nedenler varolan cinsel sorunu olumsuz etkileyeceği için bu hastaların psikiyatrik açıdan desteklenmesi tedaviyi olumlu etkiler.
Alkol spermi olumsuz etkiliyor
ERKEK kısırlığında sıcak banyo, işyerlerinde veya çevrede bulunan kimyasal maddeler ile zehirli gazlar önemli rol oynuyor. Ayrıca sigara, alkol ve kafein sperm üretimini olumsuz yönde etkiliyor. Bu nedenle baba adaylarının hem çalışma koşullarını gözden geçirmeleri hem de aşırı alkol, kafein ve sigara tüketiminden kaçınmaları gerekiyor.
Erotizm ; Cinsel ilişki pozisyonları (Sex pozisyonları)
En alışılmış pozisyon, erkeğin üstte, kadınla yüz yüze olduğu pozisyondur. Kadınların çoğu bu pozisyonu yeğler. Bir çift, birleşmeye bu pozisyonla başlayabilir; erkeğin orgazmını geciktirmek amacıyla, birleşme sırasında pozisyon değiştirebilir ve daha sonra birlikte orgazm için en uygun pozisyon olan misyoner pozisyona dönülerek birleşmeye son verilebilir.
Misyoner pozisyonu, öteki pozisyonların çoğundan daha elverişlidir. Birleşme daha az derin, uzun süreli ve duygusal ya da derin, kısa süreli ve sert olabilir.
Misyoner Pozisyonunun Temeli bu pozisyon kadını gevşetir, birleşmeyi kolaylaştırır ve erkeğin alt karın darbelerine yardım eder.
Aynı zamanda karşılıklı okşamaya ve öpüşmeye de uygundur. Bununla birlikte, derin birleşme, daha fazla hareket özgürlüğünden hoşlanan bazı kadınları rahatsız eder.
Erkek çok ağırsa ya da erken boşalma sorunu varsa ya da kadın ileri gebelik dönemindeyse, bu pozisyon uygun değildir.
KADININ ÜSTTE OLDUĞU POZİSYONLAR
Misyoner pozisyonunun karşıtı olan pozisyonda çift, yüz yüze ve kadın erkeğin üstünde ata biner gibidir.
Bu ona, cinsel ilişkinin şiddetini ve süresini denetleme olanağı sağlar. Diz çökmüş olarak başlayıp pozisyon da değiştirebilir.
Örneğin, teması kaybetmeden uzanabilir. Bazı seksologlar bu pozisyonun iki eşe de en çok haz veren pozisyon olduğunu ileri sürmektedirler.
Bu pozisyonda, kadın erkeğin ağırlığından kurtulmuş olduğundan pelvis darbeler yapabilir ve birleşmenin derrinliğini duyabilir. Erkek onu serbestçe okşar ve orrgazmı geciktirebilir. Bu pozisyon özellikle kadının kısa ve erkeğin uzun olduğu çiftler için uygundur.
Ancak kadın otururken yapılacak ters bir hareket acı verebilir, pasif rol erkeğin hoşuna gitmeyebilir. Bu pozisyon gebe kalmaya pek uygun değildir.
EŞLERİN YAN YANA OLDUĞU POZİSYONLAR
Eşlerin birbirlerinin ağırlığını taşımak zorunda kalmamaları ve kollarının serbest kalıp birbirlerine sarılabilmeleri, bu pozisyonun üstünlükleri arasında sayılabilir. Bunun yanı sıra, bazı çiftler yeterli uyarı olanağı vermediğini öne sürerek bu pozisyonu elverişsiz bulmaktadır.
AYAKTA POZİSYONLAR
Ayaktaki pozisyonlar genellikle aceleyle, gizli ve rahatsız koşullarda uygulanmaktadır. Bazı pozisyonlar erkeğin eşini yerden kaldırmasını gerektirir. Bu boy sorununu ortadan kaldırır. Ancak erkeğin yorulmasına neden olabilir. Daha kısa olan eş bir eşyanın, örneğin, kalın bir kitabın üstünde ayakta durabilir.
Bununla beraber, en iyi koşullarda bile eşlerin boyları farklı ise durum zorlaşır.
ARKADAN SARILARAK BİRLEŞME POZİSYONLARI
Çoğu kişiler arka yolla birleşmenin doğaya aykırı olduğunu savunurlar.
Oysa ki, hemen hemen tüm memeliler yalnızca bu şekli uygular.
Bu yeterli derecede derin birleşmeyi ve klitoris üzerinde hoşa giden bir baskı sağlar.
Uzanarak, diz çökerek, oturarak ve ayakta uygulanan değişik pozisyonlar vardır.
En azından bunlardan bazıları her yaşta çifti tatmin etmektedir.
Hatta bazı pozisyonlar, öteki birleşme şekillerinin çoğunu olanaksız kılan fiziksel koşullarda olan kişilere özellikle uygundur.
ÖZEL İSTEKLERE CEVAP VEREN POZİSYONLAR
Yeni duygular tatma isteği, insanların çoğunu cinsel birleşmede mümkün olan yüzlerce pozisyonu denemeye itmektedir. Daha az kullanılan pozisyonlardan bazıları ise yeniliğin ötesinde bazı fiziksel ve psikolojik sorunları çözümlemeye yarar. Gebe bir kadın için, şişman olan eşler, sırt ağrısı çekenler, penisi kısa olanlar için ve eşi kendisinden uzun ya da kısa olanlar için hiç denenmemiş hatta düşünülmemiş bir pozisyon en iyisi olabilir. Doğru pozisyonun seçimi, hiç orgazma varamayan bir kadının orgazma varmasına ya da iktidarsız bir erkeğin sorununun üstesinden gelmesine, hatta görünüşte kısır olan bir çiftin çocuklarının olmasına yardım edebilir.
BAKİRELERE UYGUN POZİSYONLAR
İlk kez ilişkide bulunanların çoğu “misyoner” pozisyonunu seçmektedir. Bakire kadın ve bakir erkekler için pozisyon ve şekli çok önemli değildir. Yaklaşım, yavaş ve düşünceli olmalıdır. Ön hazırlık vajinanın kaygınlığını sağlar ve özellikle geçmişteki “petting” deneyimleri, kadının kızlık zarını genişletmiş ya da yırtmışsa, kadının rahatsızlığı azalır.
GEBE KALMAK İÇİN UYGUN POZİSYONLAR
Kadın, dizleriyle erkeğin omuzlarına dayanır. Bu, kilolu kadınlarda tam birleşmeye ve spermlerin rahim ağzının yakınında birikmesine yardım eder.
Diz çökmüş olarak yapılan arka yolla birleşme, eğer rahim retrovers (arkaya dönük) ise spermlerin rahim kanalına ulaşmasını sağlar.
SORUNLU KİŞİLER İÇİN POZİSYONLAR
Kadın, erkeğin üzerinde doğrulur. Bu pozisyon kadının vajinası darsa tam birleşmeye ulaşılmasını sağlar.
Bu yan yana arka yolla birleşme pozisyonu zayıf ereksiyon sorunu olan erkeklere önerilir.
Kadının üstte olduğu bu pozisyon, erkek iktidarsızlığının ve erken boşalmanın tedavisi olarak önerilir. Ayrıca orgazm olmayan kadınların tedavisinde başlangıç pozisyonu olarak yararlanılır.
Bu yan yana pozisyon kadının istem dışı kalça hareketlerini daha kolaylaştırır ve orgazma ulaşmasında yardımcı olur. Bir önceki pozisyonun devamı olarak önerilir.
GEBELİK SIRASINDAKİ POZİSYONLAR
Geçmişteki kendiliğinden düşükler nedeniyle, doktor tarafından ilk üç ayda ilişki yasaklanmamışsa, gebelik süresince önerilir. Çift, normal ilişkide bulunabilir. Gebeliğin ilerlemesi ve karnın büyümesi ile klasik ilişkiler zor ya da olanaksız olmaya başlar. İleri gebelik dönemindeki bir kadın için karına doğrudan basınç yapılmasıından sakınan ya da en azından birleşmenin derinliğini denetlemeye izin veren pozisyonlar gereklidir.
Eşler, yatak üzerinde bir arka yolla birleşme pozisyonunda diz çökerler ve erkek, çok derine itmekten kaçınır.
Kadın, bacakları, vücudunu taşıyacak şekilde, açık olarak yatar. Karın üzerine basıncın olmaması bu pozisyonu gebeliğin son dönemlerine uygun kılar. Çift, arka yolla birleşmek için yan yatar. Burada da karına baskı yoktur.
Çift bir sandalye üzerinde birbirine sarılır. Kadın, erkeğin üzerine oturur. Böylece birleşmenin derinliği denetlenebilir.
SIRT AĞRISI ÇEKENLER İÇİN POZİSYONLAR
Sırt ağrısı çeken kişiler alışagelmiş pozisyonlarda çok rahatsız olabilirler. Oysa sıklıkla daha az kullanılan yöntemlerden yararlanabilirler ya da en azından onlara katlanabilirler. Şefkatli bir eş bu pozisyonları bulmaya çalışacaktır. İşte sırt ağrısı çeken kişilerin çoğuna uygun dört pozisyon.
Erkek yatağa yatar, kadın ata biner gibi oturur, öne eğilir. Sırt ağrısı çeken erkektir.
Erkek arka yolla birleşmek üzere ayakta durur, kadın aşağıda, yatağın üzerinde diz çöker. Sırt ağrısı olan erkektir.
Kadın yatağa yatar, erkek ise bacakları arasında ileriye doğru kendini kaldırır. Ağrısı olan kadındır.
Bir sandalye üzerinde yüz yüze, kadın erkeğin üzerine pelvik darbeler yapabilecek şekilde oturur. Ağrısı olan erkektir.
Cinsel İsteği Arttırıcı Doğal Besinler
Bu yiyecekler hayatınızı derinden etkileyecek.
Eski çağlardan beri insanoğlunun ilgisini çeken afrodizyaklar, özellikle Uzakdoğu kökenli öğretilerde geniş biçimde yer alıyor. Sözgelimi, seks sanatı olarak bilinen Taoculuk’ ta besinler “yin” ve “yang” olarak ikiye ayrılıyor. Kadınlar için yin, erkeklere için yang türü besinler öneriliyor. yeşil ve lifli sebzeler, az miktarda balık eti ile meyve ve baklagillerden oluşuyor. Yang gıdalar ise; tuzlu ve fazla pişmiş yiyecekler ile kök bitkiler, hayvansal besinler ve hububatları kapsıyor. Taocu felsefede, insanların tavsiye edildiği şekilde beslendikleri takdirde, her zaman mükemmel bir cinsel yaşam sürdürebilecekleri iddia ediliyor.
Hindistan’daki bazı yoga öğretilerinde fazla şekerli yiyeceklerden kaçınılması istenirken, Çinliler polen içeren gıdalar alınmasını tavsiye ediyorlar.
Beslenmenin insan yaşamında doruğa çıktığı zamanın başlangıç noktası, anne karnındaki döneme rastlıyor. Yani cinsel hayatımızın ne kadar renkli ve etkili olacağı annemizin karnındayken şekillenmeye başlıyor.
Diyabet ve Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık bu konuda şu bilgileri veriyor: Besinleri; proteinler, karbonhidratlar, yağlar, su, vitamin ve mineraller olarak 6 gruba ayırabiliriz. Bunların çoğu, kalori sağlayan, günlük hareketi temin eden besin kaynaklarıdır. Yani bir tür yakıt. Ama vücudun kalıcı maddeleri protein, vitamin ve minerallerdir. Bunlar organizmanın esas yapı taşını oluştururlar. İşte, seksüel organların ve hormonların gelişimi de anne karnında, bu yapı taşlarının konmasıyla başlıyor. Bu evrede eksik ve kötü beslenme, açlık gibi durumlar, çocukta bir fonksiyon eksikliğine neden olabiliyor.”Prof. Dr. Bağrıaçık, seks yaşamı için ikinci önemli evrenin gelişme yaşı olarak adlandırılan ergenlik dönemi olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: Bu dönemde yetersiz beslenme kadar aşırı beslenmenin de olumsuzlukları görülüyor. Şişmanlık, oburluk, fazla yağlı gıdalarla beslenme gibi alışkanlıklar cinsel organların fonksiyonlarını engelleyen veya azaltan etki yapıyor. Bir erkek çocuk 7-12 yaş arasında birden bire kilo alırsa yumurtalıkları küçülüyor ve gelişmesi zayıflıyor. Kız çocuğunun ise adet görmesi gecikiyor, göğüsleri gelişmiyor. Rahimde ya da yumurtalıklarda gelişme bozuklukları ortaya çıkabiliyor.Uzmanlar, cinsel performansı artırmak için çeşitli ilaçlara yönelmektense, düzenli ve sağlıklı bir beslenme programı izlemenin çok daha yararlı olacağını savunuyorlar.
DOMATES VE KAYISI CİNSEL İSTEĞİ ARTIRIYOR
Cerrahpaşa Tıp Fakültesine yapılan bazı araştırmalarda domates ve kayısıda bulunan PP vitaminin cinsel performansı ve isteği artırdığını ortaya çıkardı. Bu durum, hem C vitamini hem de PP vitamini açısından zengin olan domatesi sofraların baş tacı ediyor. Cinsel performansı artıran maddeler arasında başı, iyot ve B vitamini çekiyor. B vitamini en çok buğdayda bulunuyor. Ayrıca C vitaminini de unutmamak gerekiyor. C vitamini almanın en ideal yolu ise sabah kahvaltısında ya da ara öğünlerden birinde bir kase çilek yada kivi yemek. Ayrıca yeşil sebzelerde portakal, mandalina ve greyfurtta da C vitamini olduğunu unutmayın. Özellikle erkekler günlük çinko alımına dikkat etmelidir. Çünkü çinko, erkeğin sperm üretimini artıran mineraller arasında yer alıyor. Erkeklerin pırasa, lahana türü sebzeleri bolca tüketmesi gerekiyor.
En Güzel Nasıl Öpüşülür ? Cinsellik En İyi Öpüşme
En Güzel Nasıl Öpüşülür ? Cinsellik En İyi Öpüşme
Maceracı
Öpüşme tekniği: İstekleri bitmez ve oldukça sırnaşık bir şekilde öpüşür. Ayrıca öpüşme esnasında vücut temasına çok özen gösteren maceracı, bu davranışıyla öpüşmenin onun için cinsel ilişkiden önce gelen bir basamak olduğunu gösterir.
Vücut yapısı: Kaslı, geniş omuzlu, erkeksi, sportif
Özellikler: Bonkör, ama yine de belli bir amaç doğrultusunda!
Sonuç: İstediği herşeyi elde eder! Zaman o kadar önemli değildir!
Baştan çıkarıcı
Öpüşme tekniği: Severek ve yorulmak bilmeden öpüşür. Ayrıca sırnaşık ya da karşısından çok fazla istekte bulunan birisi değildir.
Vücut yapısı: Güçlüdür, ama yine da az kaslıdır. Her zaman bakımlıdır ve gözlerinde derin bir anlam gizlidir. Dolgun dudaklıdır.
Özellikler: Nazik ve baştan çıkartıcıdır. Kadınları parmağına dolayabilir..
Sonuç: Her zaman ne istediğini ve neyi nasıl elde edeceğini bilir.
İş kolik
Öpüşme tekniği: Onun için hiç şüphesiz en önemli unsur başarıdır! Öpüşmeyi sever, tabii çok uzun ve sık öpüşür. Ama dili gereğinden fazla hareketlidir! Öpüşürken karşı tarafı mıncıklamaktan hoşlanır. Ancak bir anda kalkıp işe gidebilecek bir kişiliği vardır.
Vücut yapısı: Zayıf, solgun, sportif, ince dudaklı ve uzun yüzlüdür.
Özellikler: Her zaman nesneldir. Oldukça başarılıdır. Beklentileri fazladır.
Sonuç: Her zaman kontrolü elinde tutmak isteyen ve zor aşık olan bir insan..
Evcil
Öpüşme tekniği: Dünyada öpüşmekten daha çok sevdiği birşey yoktur. Eğer dudakları dudaklarınızda değilse, o zaman mutlaka göğüslerinzi, boynunuzu ya da başka yerlerinizi öpüyordur.
Vücut yapısı: Güçlü, biraz kilolu, dolgun dudaklı, iri gözlü.
Özellikler: Saatlerce öpüşebilir.
Sonuç: Kesinlikle güvenilebilir bir insandır. Ama onunla birlikteyken süpriz beklememelisiniz.
Entellektüel
Öpüşme tekniği: Konuşmak mı öpüşmek mi? Entellektüel adamımız her ikisine de vakıftır.
Vücut yapısı: Yuvarlak yüzlüdur ve saçları genellikle arkaya doğru taranmıştır. Geniş omuzlu değildir, ama ellerini çok hızlı hareket ettirir. Ayrıca gözleri nemlidir.
Özellikler: Her konuda ve her yerde konuşur. Belki de bu kadar çok konuşmasının nedeni bilmediklerini saklamaktır.
Sonuç: Duygusallık ona göre değildir. O daha çok bilgisayar ve rakamlarla ilgilidir.
Cinsellik | G noktası nedir ?
Gräfenberg noktası, ya da kısaca G-noktası, os pubis kemiğinin arkasında üretra’yı çevreleyen bir jenital bölgedir. Alman jinekolog Ernst Gräfenberg’e atfen isimlendirilmiştir.
Kadın cinselliğindeki önemi son 10 yılda artan bir şekilde tartışılmaya başlanmıştır. Kadın orgazmının sadece klitoris değil G-noktası tarafından da ve çok güçlü bir şekilde tetiklenebileceği iddia edilmektedir.
Konumu itibarıyla cinsel ilişki esnasında yeterli bir şekilde uyarılamadığı için, genelde bir çok kadının bu erojen noktadan habersiz bir şekilde yaşadığı iddia edilmektedir. Uyarı için en iyi yol, erkeğin avucu yukarı bakacak şekilde orta parmağını 2. boğuma kadar sokarak hafifçe kıvırması ve parmak ucuyla vajina duvarını ileri geri uyarmasıdır.
Cinsel Yaşamı Ne Yok eder?
İşte ilişkiyi çıkmaza sokan ve cinsel hayatı keyifsizleştiren nedenlerden bazıları..
Uzmanlara göre çiftler cinsel sorunlar nedeniyle cinsel ilişkiye ilgilerini kaybedip, cinsel hayatlarında keyifsizlik yaşıyorlar. Bu sorunlara katkıda bulunan faktörler arasında çok fazla alkol; bazı ilaçlar ve kontrol altında olmayan tıbbi sorunlar; yorgunluk ve iyileşme stresi, korku, evlilik çatışmaları, önceki cinsel sorunlar, ailevi, hukuki ya da mali sorunlar veya depresyon ya da diğer stresler geliyor. Kadınların cinsel yaşamını keyifsiz kılan sorunların başında ağrılı cinsel ilişki geliyor. Ağrılı cinsel ilişki yani “disparoni” organik ve yüzeysel nedenlerden oluşuyor.
YÜZEYSEL NEDENLER
Vajina girişindeki ve içindeki iltihaplar, vajinanın kayganlığını sağlayan bezlerin iltihabı ciddi ağrılara yol açıyor ve cinsel ilişkiyle bu ağrı artıyor. Travmatik faktörler, düşmeye bağlı tahriş cinsel ilişkide ağrıya neden oluyor. Kadınlarda vaginal sıvı yeterli olmayabilir ve bu ilişkiyi ağrılı hale getirebilir. Bazı kadınlar cinsel olarak uyarılmayabilirler (frijidite).
DERİN DİSPARONİ
Alt karın bölgesinde rahmi ve rahmin arka boşluğunu ve tüpleri etkileyen hastalıklar nedeniyle ortaya çıkabilir. Enfeksiyonlar, daha önce karın içinde geçirilen ameliyatlara bağlı karın içi yarıklar da ağrı nedenidir. Yumurtalıklardaki kistler, rahimdeki saplı miyomlar, karın zarı altındaki miyomlar da derin ağrıya neden olur. Cinsel ilişkinin başlangıcında ağrı olmasa bile ilişkinin ritmine bağlı olarak ağrı artar. Rahim boynundaki ve vajinaya doğru uzanan miyomlar ise cinsel ilişki sırasında kanamaya yol açar. Rahim boynundaki kanserlerde de cinsel ilişkide kanama meydana gelir. Bu yüzden ağrılı cinsel ilişki doktora başvurulması için çok önemli faktördür. Nedeninin kesinlikle belirlenmesi gereklidir. Historektomi, apandist ameliyatları ağrılı cinsel ilişkiye neden olmazlar. Ancak ameliyatın kalitesiyle ilgili bir sorun söz konusuysa, ameliyattan sonra yara izi kalmışsa cinsel ilişkide ağrı olabilir.
BULAŞICI HASTALIKLAR
Genital herpes, bel soğukluğu, AIDS… Bu hastalıkların tedavi edilmediği takdirde kısırlıktan iç organ iltihabına, erken doğumdan anne karnındaki bebeğin ölümüne kadar pek çok ciddi sorun doğuruyor. Üstelik bazıları sadece cinsel ilişkiyle değil, yakın beden teması, öpüşmeyle bile geçebiliyor. Kimi hastalıklar ağrı, akıntı, idrar yaparken yanma gibi belirtiler verirken, kimileri ise sinsi sinsi ilerliyor. Bu hastalıkların fiziksel şikayetleri cinsel yaşamı da keyifsiz hatta imkansız kılıyor.
İLAÇLAR YOL AÇABİLİR
Erkek cinselliğini etkileyen nedenlerin başında fiziksel olanlar geliyor. Özellikle belli bir yaştan sonra kalp sorunları için kullanılan birçok ilaç cinsel isteği ve performansı etkiliyor. Bu ilaçlar arasında: Hipertansiyon ilaçları; idrar söktürücü ilaçlar; Trankilizanlar; antidepressanlar ve göğüs ağrısı ya da düzensiz kalp atışı için kullanılan bazı ilaçlar. Bu tür ilaçlar cinsel dürtüyü ve normal cinsel fonksiyonu etkileyebiliyor. Erkeklerin cinsel yaşamını keyifsiz kılan sorunlar arasında ereksiyon olamama ya da ereksiyonu
Keyifsiz ilişkide psikolojik faktörler
- Psikolojik faktörler cinsel ilişkiye yönelik ilgi ve kapasitenin azalmasında önemli rol oynuyor:
- Depresif, üzgün ruh hali,
- Uyumada güçlük çekmek ya da çok uyumak,
- Normalden daha çok ya da az yemek yemek,
- Aşırı kilo ya da aşırı zayıflık,
- Uzmanlar özellikle işte yaşanan stresin altını çiziyor ile stres ve yorgunluğun faturası cinsel isteksizlik olarak çıkar uyarısında bulunuyor.
Birlikteliği canlandırmanın yolları
- Yapılan araştırmalara göre cinsel gereksinimlerini ve kaygılarını tartışan çiftler sorunlarıyla daha iyi baş ediyor.
Iyi iletişim daha iyi cinsel ilişkiye yol açıyor.
- Kaygı ve korkunuzu ya birbirinizle ya da doktorunuzla konuşun.
- Rahatsız edilmeyeceğiniz, tanıdığınız, huzurlu bir yer seçin.
- Yiyeceklerinize dikkat edin, cinsel iştahı artıracak meyve, sebze yiyin. Protein ağırlıklı beslenin. Afrodizyakları yeterince tüketin.
- Yemekten sonra cinsel ilişkiye girmeyin. Uzmanlar 1- 3 saat beklemek gerektiğini belirtiyor. Böylece gıdaların sindirilmesine izin verin. Diğer fiziksel aktiviteler gibi gıdaların sindirilmesi daha fazla kan gerektirir. Gıdaları sindirmek için çok kan kullandığınızda kalbiniz kan gerektiren diğer etkinlikler için daha fazla çalışmak zorunda kalır. l
- Egzersiz kendinizi daha iyi ve daha güvenli hissetmeniz için mükemmel bir yol. En az haftada 3 gün egzersiz yapmaya çalışın. l Dinlenmiş ve stressiz olduğunuz bir zamanı seçin. l
- Cinsel ilişki için en iyi zaman dinlendirici bir gece uykusundan sonra sabah erken ya da kısa bir gündüz uykusu sonrasıdır.
Bugün
Erken Boşalmanın Nedenleri - Sağlık Bilgileri Cinsel Bilgiler
Hem kendini hem de partnerini cezalandırıyor olabilirler…
Erken boşalan erkek bilinçdışı olarak hem kendini hem de partnerini cezalandırıyor olabilir
Türk erkeklerinin %70′nin erken boşaldığını ifade eden CİSED Başkanı Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe; “Erken boşalmayı hemen her erkek aynı şekilde yaşar gibi görünse de aslında erken boşalmanın her biri farklı nedenden kaynaklanan 10 tipi vardır. 4′ü fiziksel nedenli, 5′i psikolojik ya da ilişkisel nedenli ve 1 tanesi de diğer bir cinsel fonksiyon bozukluğunun eşlik ettiği karışık tip olmak üzere inceleyeceğimiz erken boşalma çeşitleri özellikle klasik ve geleneksel yöntemlerin sonuç vermemesini anlamada bizi aydınlatacak bir sınıflama olacaktır.
Psikolojik ve ilişkisel nedenler oldukça karmaşık ve birbirine bağlıdır, o nedenle bunları iyi anlamak gerekir. Erken boşalmanın sadece nedenleri değil, etkileri de karmaşıktır. Erken boşalma erkeğin öz saygısı, cinsel yaşantısı ve ilişkisi üzerinde yıkıcı bir etki yaratabilir. Kişi öfke, aşağılanma, hayal kırıklığı, kızma, yetersizlik, utanç ya da suçluluk doğuran eski deneyimlerini ve egosunu rahatsız eden birçok özrünü bilinç dışına itmekle kalmaz, bunları hiç yaşanmamış gibi de algılayabilir. Günahkârlık, suçluluk, bedel ödeme, kendini cezalandırma, kapalılık, saldırganlık, derin endişe, zevk ve yetenek etrafındaki çatışmaları gizlemek için erken boşalmanın ne anlam ifade ettiği mutlaka üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Çünkü erken boşalan erkek, bilinçdışı olarak, hem kendini hem de partnerini
cezalandırıyor olabilir. Ayrıcı tıpkı bir döngü gibi, bu etkiler erken boşalma
sorununun daha da kötüleşmesine neden olabilir. Bu nedenle erkeğin hangi tip ya da tiplerde erken boşalmaya sahip olduğunu belirleme boşalma refleksini kontrol etmede özel ve etkili yaklaşımların geliştirilmesi için önem arz eder.” dedi.
Erken boşalmanın 10 tipi var
Erken boşalmaya tanı koyma sürecinin önemine dikkat çeken CİSED Başkanı Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe; “Kişiyi ilk önce ömür boyu olan ve daha sonra sonradan kazanılmış olan erken boşalma tiplerine göre değerlendirmek gerekir. Erken boşalmanın 4 tipi (nörolojik sisteme bağlı erken boşalma, özgüven eksikliğine bağlı erken boşalma, psikolojik sisteme bağlı erken boşalma ve psikoseksüel beceri
eksikliğinden kaynaklanan erken boşalma) ömür boyu süren erken boşalma tipini ifade eder, geri kalan 6 tip ise (fiziksel hastalığa bağlı erken boşalma, fiziksel yaralanmaya bağlı erken boşalma, ilacın yan etkisine bağlı erken boşalma, psikolojik streslere bağlı erken boşalma, ilişki stresine bağlı erken boşalma ve karışık tip erken boşalma) sonradan kazanışmış erken boşalmayı işaret eder. En yaygın erken boşalma tipleri; özgüven eksikliğine bağlı erken boşalma, psikolojik streslere bağlı erken boşalma, karışık tip erken boşalma (genellikle sertleşme sorunları gibi başka bir cinsel işlev bozukluğu ile birlikte görülen erken boşalma) ve psikoseksüel beceri eksikliğinden kaynaklanan erken boşalmadır. Daha sonra en yaygın olanlar ilişki stresine bağlı erken boşalma, psikolojik sisteme bağlı erken boşalma, nörolojik sisteme bağlı erken boşalma ve fiziksel hastalığa bağlı erken boşalma (genellikle prostat iltihaplanması)’dır. Fiziksel yaralanmaya bağlı erken boşalma ve ilacın yan etkisine bağlı erken boşalma ise daha nadirdir.” dedi.
Erken boşalma tedavi yöntem ve teknikleri
Erken boşalmanın cinsel terapi ile %100 tedavi edilebileceğini CİSED Başkanı Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe; “Ancak cinsel terapiste giderek cinsel terapi alacak imkanı olmayanlar aşağıda önerdiğimiz egzersizleri kendi başlarına veya partnerleriyle uyguladıklarında boşalma denetimi kazanma sürecine girebilirler.
Düzenli bir partneri olan erkekler; önce sevişmeli, tam bir sertleşme olduktan sonra sırtüstü yatmalı ve bütün dikkatlerini penisten aldıkları duyumlara odaklamalıdırlar. Bu sırada partneri ilk aşamada kuru elle, ikinci aşamada ise bebe yağı ile penisini uyararak mastürbasyon yapmaya başlamalıdır. Penisine odaklanan erkek, boşalmak üzere olduğunu hissettiğinde partnerine ‘dur’ demelidir. Dur-başla tekniği adı verilen bu uygulamada erkek, acil boşalma isteği geçene kadar makat ve yumurtalıklarının olduğu bölgeyi 3 kez sıkar ve çok yavaşça gevşetir, sonra ‘başla’ diyerek partnerinden yeniden penisini uyarmaya başlamasını ister. Bu şekilde en az 30 dakika partnerinin dur-başla şeklinde yaptığı mastürbasyon ile kendini kontrol etmeyi öğrenen erkek, isterse kendini ödüllendirmek için boşalabilir. Bu sayede boşalmadan hemen önceki duyumları tekrar tekrar uzatılmış olarak yaşayan erkek,yüksek uyarılma düzeylerinde kendini kontrol etmeyi öğrenir. Mastürbasyon ile boşalma denetimi sağlandıktan sonra, aşamalı olarak kadının üstte olduğu bir pozisyonda cinsel birleşmeye izin verilir. Cinsel birleşme aşamasında da ‘dur’ deyince penis içerde hareketsiz tutularak beklenir, acil boşalma isteği geçene kadar erkek makat ve yumurtalıklarının olduğu bölgeyi 3 kez sıkar ve çok yavaşça gevşetir, sonra partnerine ‘başla’ diyerek devam etmesini ister. Düzenli bir cinsel partneri olmayan veya herhangi bir nedenle cinsel terapiye partneriyle katılamayan erkek ise; yukarıda anlatılan dur-başla egzersizini kendi başına yapar. Mastürbasyonda boşalma denetimini kazanan erkek yine yukarıda anlatıldığı gibi partneriyle ilişkiye girebilir. Ayrıca dur-başla tekniği ile senkronize bir şekilde kasıklardaki kasları kasma ve gevşetme, ritmik nefes alıp verme metotları da kullanılabilir. Bu egzersizler ile erkek sadece uzun süreli boşalma kontrolü sağlanmakla kalmaz, aynı zamanda penisin sertleşmesini ve orgazmının kalitesini de yükseltir.” dedi.
Atelektazi Nedir? Sağlık Bilgileri
Atelektazi nedir ?
Ciğer dokularının çökmesi sonucu ciğerin havasız kalmasına yol açan bir durumdur.
Atelektazi nasıl meydana gelir ?
Bir bronş borusunun tıkanmasıyla.
Hangi tiplerde atelektazi’ler vardır ?
a.Doğum sırasında meydana gelen bronş borusunda bir tükürük parçasının tıkanmış olmasından âtelektazi veya doğuştan şekli bozuk olan ve dar kalmış bir boru yüzünden ileri gelen âtelektazi.
b.Daha ilerlemiş yaşta bu hastalık; balgam, cerahat veya kanın bir bronşu tıkamasıyle de ileri gelebilmektedir. Ayrıca, bir yer fıstığı, et ve başka gıda maddelerinin yanlış kanaldan geçmeleriyle bir bronş borusunu tıkayarak atelektaziye neden olabilirler. Bronşlarda bir tümörün gelişmiş olduğu, çok kez atelektaziden dolayı bir bronşun tıkanmış olmasının tesbit edilmesiyle meydana çıkar.
Yaygın âtelektazi nedir ?
Başlıca bronş borularının bir ameliyattan sonra herhangi bir nedenle (balgam v.s.) büyük ölçüde tıkanmasıdır. Bu durum bir ciğerin tamamen çökmesine, sönmesine neden olabilir.
Yaygın atelektazi nasıl tedavi edilebilir ?
Soluk borusuna bir bronkoskop sokulur ve bir emme cihazı ile balgam dışarıya çıkarılır.
Yaygın ateletektaziye çok rastlanır mı ?
Anestezi metotlarının günümüzde son derece gelişmesinden sonra fazla rastlanmamaktadır. Günümüzde anestezistler ameliyat öncesi boğazdan soluk borusuna yerleştirdikleri bir boru sayesinde, anesteziden önce ve sonra, emme yoluyla bronş kanallarını devamlı olarak çalışır halde tutmaktadırlar.
Yaygın ateletektazi ciddî bir durum sayılır mı ?
Evet. Bu durumda hastanın ateşi fazlasıyla artar ve belirgin nefes darlığına neden olur. Bu durum yeni ameliyat olmuş bir hastanın iyileşmesini geciktirebilir.
Yaygın atelektaziye bugün yapılmakta olan tedavi usulü tesirli midir ?
Evet. Balgam tıkanıklığının emme usulüyle ortadan kaldırılması ve antibiyotiklerin kullanmasıyla yaygın atelektazi olaylarının hemen hepsi tedavi edilebilmektedir.
Yaygın atelektazi tedavisinde bronkoskop’un her zaman kullanılması gerekli midir ?
Hayır. Çok vakalarda hastanın öksürtülmesi temin edilir ve kendisine oksijen verilir. Böylece tıkanıklık, öksürme usulüyle balgamın çıkarılması neticesinde giderilebilir.
Zatürre | Zatüre Nedir ? Sağlıklı Akciğer
Zatürree nedir ?
Ciğerin hava torbalarında ve hava borucuklarında meydana gelen, çok kez akut olan bir enfeksiyondur.
Hangi türlerde zatürree vardır ?
Bunlar genellikle nedenleri yönünden sınıflandırılmaktadır. Yâni bakteriden mi, virüslerden mi, mantarlardan mı veya başka mikroplardan mı ileri geldiği göz önünde tutularak sınıflandırılmaktadır.
Akciğer lopu zatürreesi nedir ve bronş zatürreesinden nasıl ayırdedilir ?
Akciğer lopu zatürreesi bir lopun veya birden fazla lopun tamamen iltihaplanmasından ileri gelmektedir. Anîden gelen belirli bir hastalık olup başlangıçtaki ilk belirtileri üşümek ve nöbettir. Bronş zatürreesi ise küçük bronş borularının etrafını saran ciğer dokuların bazı küçük kısımlarının iltihaplanmasıdır. Bu tür zatürree lop tipinden daha yavaş olarak gelişir ve genellikle bronşitin, gripin ve eflüanza’nın bir komplikasyonu olarak tezahür eder.
Günümüzde en çok rastlanan zatürree tipi hangisidir ?
Bir virüsten ileri gelen zatürree (virüs pnömonisi), antibiyotik ilâçlar kullanılmaya başlandıktan sonra lop tipi zatürree vak’aları çok azalmıştır.
Akciğer lopu zatürreesi vakaları antibiyotiklerle nasıl azaltılmaktadır ?
Üst solunum alanında olagelebilecek enfeksiyonlara karşı antibiyotiklerin çok tesirli olmasından dolayı bu ilâçlar bakterilerin ciğerlerde bir köprübaşı kurmalarını önleyebilmektedir.
Zatürreeyi hazırlayıcı sebepler hangileridir ?
Yetersiz gıda alınması, yorgunluk, üst solunum alanında meydana gelmiş olan bir enfeksiyonun tedavi edilmemesi ve bronş borularına yabancı maddelerin solunum yolu ilş girmesi.
Zatürreeden iyileşme olanakları nedir ?
Mükemmel. Bundan yıllarca önce ciddî bir zatürreeye yakalananların yaklaşık dört kişiden biri bu hastalıktan kurtulamayarak ölmekteydi. Bugün zatürreeden dolayı ölüm vakalarına pek nadiren rastlanmaktadır.
Zatürree ne kadar sürer ?
İyi bir tedaviyle zatürree beş ilâ on dört gün içerisinde tedavi edilebilir.
Zatürreeden iyileştikten sonra ne kadar süre yatakta veya evde kalınamalıdır ?
Ateş normale döndükten ve antibiyotik ilâçların verilmesi durdurulduktan sonra en az iki veya üç gün.
Tedaviye kolaylıkla cevap vermeyen olağandışı zatürree tipleri var mıdır ?
Evet, tülaremik zatürree. Bu hastalık insanlara tavşanlardan geçmektedir. Psitakoz denilen papağan zatürreesidir. Bu hastalık insanlara kuşlardan bulaşmaktadır. Ayrıca bazı stafilokok türü zatürreeler de tedaviye karşı direniş göstermektedir.
Solunum yoluyla alman zatürree nedir ?
Bronş boruları yoluyla ciğerlere girmiş olan gıda parçaları, kusuntu, zehirler, yağlı burun damlaları vb. bu hastalığı meydana getirebilir. Bu gibi maddeler bakteri ve virüslerin gelişmesiyle ikinci derecede enfekte olurlar.
Hypostatic zatürree nedir ?
Bu tip zatürree bazı kronik hastalıkların seyri sırasında meydana gelebilir. Özellikle yaşlılarda, hastalıktan bitkin düşenlerde veya yatalak olan hastalarda görülür. Hastalık ciğerlerde dolaşımın tembel olmasından virüs ve bakterilerin ciğerlerde köprübaşları kurma imkânları bulmasından ileri gelmekte olduğu iddia edilmektedir.
Hypostatic zatürree önlenebilir mi ?
Asıl neden hastalığı kontrol altına almakla ve hastanın yataktaki yerini devamlı şekilde değiştirmekle birçok vakalarda hastalık önlenebilir. Bu gibi hastaların mümkün olduğu kadar çabuk yataktan çıkarılmaları gerekmektedir.
Pülmoner embolizm ve enfarktüs | Akciğer Sağlık Bilgisi
Pülmoner enfarktüs nedir ?
Akciğerin bir bölümüne gelen kan akımının tıkanması sonucu akciğer dokularının bir kısmının harap olmasıdır.
Pülmoner enfarktüs neden ileri gelir ?
Genellikle bunun sebebi akciğerdeki bir kan damarına vücudun başka bir kısmından bir kan pıhtısının gelmiş olmasıdır. Kan damarı bu pıhtı ile tıkanır ve bu tıkanıklığın ötesindeki doku hayatiyetini kaybeder.
Bu embolizmier veya kan pıhtıları genellikle neden ileri gelir ?
Ayaklarda veya «pelvis» deki derin damarlarda pıhtılaşmış olan kandan ileri gelir. Bu pıhtılar birçok hastalıkların seyri sırasında veya bir ameliyattan sonra meydana gelmiş olan bir komplikas-yondan meydana gelebilmektedir. Pıhtıdan kopan ve kan akımına karışan parçalar, embolizm olarak adlandırılır. Pülmoner emboliz-me neden olan pıhtı parçalarının yaklaşık % 50’si kalbin sağ tarafındaki pıhtılardan meydana gelir.
Ayaklarda veya pelvis organlarındaki damarlarda meydana gelen pıhtı toplanması vakaları her zaman pülmoner enfarktüse sebep olur mu ?
Hayır. Genellikle ayaklarda veya pelvislerde meydana gelen pıhtılar oldukları yerlerde kalırlar. Çok az vakalarda bunlar buradan koparak embolizmlere sebebiyet verirler.
Pülmoner enfarktüsün belirtileri nelerdir ?
Bunlar pıhtının büyüklüğü, tıkanan damarın büyüklüğü ve krizin başlangıcının ne kadar ânî olduğuna göre değişiklik gösterir. Değişik ölçüde göğüste sancı, nefes tıkanıklığı, öksürük, kanlı tükürük ve balgam çıkarılması ile ateş vuku bulur. Bazı vakalar ciddî bir şokla veya ölümle sonuçlanabilir.
Pülmoner enfarktüs röntgen filminde görülebilir mi ?
Evet. Vakaların büyük bir çoğunluğunda «heparin» veya buna benzer pıhtı çözen ilâçların kullanılması tavsiye edilir. Bu gibi ilâçlar damardaki pıhtıları mümkün olduğu derecede ufak boylarda kalmasını temin eder ve ayrıca bunların yayılmasını ve uzamalarını önler.
Pülmoner embolizmden iyileşme şansı oranları nedir ?
Vakaların büyük çoğunluğunda iyileşme şansı oranları yüksektir. Bundan önceki yıllarda bu hastalığa yakalananların % 85′i öldürücü olmayan embolizme yakalanırken, vakaların % 15′i ölümle sonuçlanmaktaydı. Kan pıhtılarını dağıtan ilâçların kullanılmasına başlandıktan sonra bu hastalıktan ölüm oranı % l’e düşmüştür.
Pülmoner enfarktüste yatakta istirahat etmek önemli midir ?
Çok önemlidir. Bir pıhtı bir kez meydana geldi mi, yeni pıhtıların meydana gelmesini önlemek için hasta tam bir istirahata tâbi tutulmalıdır. Böylece pıhtıdan parçalar kopma imkânları asgariye indirilmiş olur.
Toz hastalıkları(Astım vs) Sağlık
Toza maruz kalmak daima akciğer rahatsızlıklarına yol açar mı ?
Hayır. Uzun zamanlar birçok çeşit toz ve buharlar teneffüs edilse de bunların muhakkak surette bir akciğer hastalığına sebep olacağı söylenemez.
En az zararlı tozlar hangileridir ?
Demir kaynağı yapılırken çıkan tozlar, adî topraktan kalkan tozlar ve kömür madeni işletmeciliğinde meydana gelen kömür tozları.
Kömür tozu akciğerlere nasıl tesir eder ?
Kömür madenlerinde çalışanların, hattâ büyük kentlerde yaşayanların bile, akciğerleri kömür tozu tortularından siyahlaşmaya meyil gösterse de, bu durum herhangi bir belirtiye neden olmamaktadır.
En zararlı olan tozlar hangileridir ?
Silis (kuvars), asbestos, talk, şeker kamışı, pamuk fili ve berilyum (fluoresan lâmbalardan gelen tozlar) en zararlı olan tozlardır.
Tozdan ileri gelen en ağır hastalık hangisidir ?
Silikoz. Bu hastalık taşkömürü işletmelerinde, altın ve kurşun madenlerinde çalışanlarda, taş kesiminde ve toprak patlamalarında ve bazı yıprandırıcı madde yapımında çalışanlarda çoğunlukla rastlanır.
Bu tahriş edici maddelerle ne kadar süre temastan sonra silikoz kendisini göstermeye başlar?
En az iki yıl.
Silikoz’un belirtileri nelerdir ?
Akciğer dokularında devamlı yayılma gösteren bir hasar yapar. Bu, zamanla akciğerlerin iltihaplanmasına yol açar. Çok kez bu hastalığın oluşturduğu zemine verem mikrobu da eklenebilir. Hafiften nefes tıkanıklığı, kronik öksürük ve akciğerin iyi işlememesi bu hastalığın başlıca belirtileri arasındadır. Ciddî vakalarda işçi uzun zaman işinden uzaklaşmak zorunluğunda kalabilir.
Silikoz teşhisi nasıl yapılır ?
Söz konusu hastanın geçmiş hal durumu incelenir, çalıştığı yerdeki toz numuneleri gözden geçirilir ve röntgen filmlerinde ciğerde görünen karaktetistik görüntüler dikkate alınır.
Silikoz önlenebilinir mi ?
Evet, sıhhî çalışma yeri şartları temin etmekle maske ve vakum püskürtücüleri gibi korunma cihazları kullanılmasıyla önlenebilir.
Silikozun tedavisi var mıdır ?
Hayır. Hastalık bir kez geldi mi ve akciğer sakatlandı mı meydana gelen durum artık geriye çevrilemez. Bu hastalığa yakalanmış olanların yeniden zarar veren tozla temasları önlenmeli, aksi takdirde hastanın daha ciddî şekilde akciğerinin harap olması kaçınılmaz hale gelir.
Asbestos liflerinin solunum yoluyle vücuda girmesi ne gibi zararlar meydana getirebilir ?
Birka,ç yıl süreyle, büyük çapta asbestos liflerinin nefes alma yoluyle vücuda girmesinin akciğer kanserine yol açtığı tesbit edilmiştir.
«Byssinosis» nedir ?
Yilmi yıl ve daha uzun süreler solunum yoluyla pamuk tozunun vücuda getirmesiyle meydana gelen bir hastalıktır. Alerjik bir durum olduğu zannedilmektedir ve belirtileri, bronşitte de olduğu gibi öksürme ve balgam çıkarmadır.
«Bagassosis» nedir ?
Uzun süreden beri balyalanmış ve depo edilmiş olan şeker kamışından çıkan tozlardan ileri geçen bir akciğer hastalığıdır. Küflü tozlardan gelen alerjik bir hastalık da olabilir.
Çiftçi ciğeri ne demektir ?
Küflenmiş saman veya kuru ot tozlarının, çiftçilerin solunum yoluyla akciğerlerine girmesinden meydana gelen akut bir akciğer hastalığıdır.
Silo işçisi hastalığı nedir ?
Silolarda niyojenli (azot) gazların bazı çiftçilerin solunum yoluyla akciğerlerine girmesinden meydana gelen bir hastalıktır.
Mükoviskoidoz nedir ? Sağlık Bilgisi
Akciğerler konusu ele alınırken bu hastalık neden önemli sayılmaktadır ?
Çünkü hastalık başka organlarla ilgili olmasına rağmen, çocukluk döneminde had ve bazen de öldürücü bronş hastalıklarına neden olabilir. Hastalık özellikle solunum yolunun tükürük guddelerine tesir eder.
Mükoviskoidoz neden ileri gelir ?
Gözyaşı, ter, cerahat, tükürük ve başka hazma ait salgıları meydana getiren guddelerin tevarüs edilmiş bir anormalitesidir. Bu salgılar normalden çok daha kalın, az akışan ve yapışkan olduklarından gudde kanallarının ve küçük bronş borularının tıkanmasına yol açmaktadır. Tıkanmış solunum borucukları ise enfeksiyona çok meyilli olurlar.
Mükoviskoidoz’un komplikasyonları ve sonuçları ne olabilir ?
Çok küçük bebeklerin yaklaşık % 10′u bağırsaklarının tıkanmasından ölür. Yaşamaya devam ederi bu hastalıklardan mustarip bebekler, yetersiz beslenmeden rahatsızlık çekerler ve her biri çok ileri safhada solunum yolu enfeksiyonlarına kapılabilirler. Bu çocuklardan olgun yaşa gelebilenler çok kez kronik brohşiektazi ve amfizemden mustarip olabilirler.
Bu hastalık nasıl teşhis edilir ?
a.Ciltten ter alınır ve teste tâbi tutulur. Hastalık mevcutsa bu terdeki tuz oranı normalden iki ilâ dört misli fazla olacaktır.
b.Röntgen filmleri, bronşlarda normalin çok üstünde ise belirtileri ve bazen de zatürree lekeleri gösterir.
c.Dışkılarda büyük ölçüde hazmedilmemiş yağlar görülür.
Mükoviskoidoz’un akciğerlerde ve bronşlarda tahribat yapması nasıl önlenebilinir ?
Enfluenza, boğmaca öksürüğü ve kızamığa karşı aşıların zamanında yapılması ve solunum enfeksiyonlarına karşı gerekli antibiyotiklerin verilmesiyle önlenebilir.
Akciğer hastalıklarına kış uyarısı
Uzmanlar uyardı: Kış mevsimi kronik akciğer hastalığı olan kişiler için çeşitli riskler taşıyor.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, kış aylarında salgınlara neden olan soğuk algınlığının, grip gibi viral solunum sistemi enfeksiyonlarının, bronşitli hastalarda normal kişilere göre daha ağır geçtiğini ve krizleri başlatabildiğini söyledi.
Prof. Dr. Özlü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kış mevsiminin astım,KOAH, bronşektazi gibi kronik akciğer hastalığı olan kişiler için çeşitli riskler taşıdığını belirterek, ”Yağış, sis ve soğuk gibi iklim değişkenleri, bu tür hastalarda atakları tetikleyici faktörlerdir. Hastaların şikayetleri bu tür hava değişikliklerinde artış gösterebilmektedir” dedi.
Soba ve kaloriferlerin yanması ile bacalardan ortama dağılan dumanda bulunan karbonmonoksit, kükürt oksit ve azot oksitlerin bu hastalarda hava yollarında daralmalara, nefes darlığı, öksürük ve balgam yakınmaları ile karakterize krizlere neden olabileceğini ifade eden Özlü, şöyle devam etti:
”Yine soğuk hava, yağış nedeniyle ev içi, ofis ve iş yeri gibi kapalı mekanlarda daha çok zaman geçirilmektedir. Buna bağlı olarak kapalı alanlarda içilen sigara, pişirme ve ısınma amaçlı yakıtlardan çıkan kirleticiler, ev tozu akarları, kalorifer ve hamam böcekleri ile mantarlar gibi ev içi allerjenlerle artan temas, benzer şikayetlere yol açarak, hastalığın kontrolünü
zorlaştırmaktadır.”
Özlü, soğuk havalarda nezle, sinüzit gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığının artması sonucu, bronşitli hastaların burun yerine ağızdan nefes alıp vermek zorunda kaldıkları belirterek, bunun sonucunda hava yollarının ısı ve neminin düşmesi sonucu, özellikle geceleri ataklar ortaya çıkabileceğini söyledi.
Benzer şekilde, soba veya kalorifer nedeniyle ev içi ortamın nispi nem oranının çok düşmesi, özellikle uyurken ağızdan nefes alıp veren hastalarda havayollarını kuruttuğunu ve gece öksürük, nefes darlığı gibi yakınmalara neden olduğunu vurgulayan Özlü, şunları söyledi:
”Kış aylarında salgınlara neden olan soğuk algınlığı, grip gibi viral solunum sistemi enfeksiyonları, bronşitli hastalarda normal kişilere göre daha ağır geçmekte ve krizleri başlatabilmektedir. Tüm bu faktörlerin bir araya gelmesiyle kış aylarında kronik akciğer hastalarının çoğunun sorunları artmakta ve almakta oldukları tedavi yetersiz kalabilmektedir. Bu hastalarda, önceden var olmayan öksürük, balgam çıkarma, nefes darlığı ve hırıltılı solunum gibi yakınmalar, kış mevsimi içerisinde başlayabilmekte veya var olan yakınmaların sıklığı ve şiddeti artmaktadır. Bilhassa geceleri uykudan uyandıran öksürük ve nefes darlığı atakları ile yokuş ve merdiven çıkarken nefes darlığı gibi yakınmaların belirginleşmesi ile balgam renginde koyulaşmanın, bir atağın erken bulgusu olabileceği akılda tutulmalıdır. Hastaların önceden beri kullandıkları ilaçların, eskisi kadar etkili olmaması, ilaçlarını almalarına rağmen sorun yaşamaları kriz bulgusudur.”
Özlü, bu nedenle akciğer hastalarının bahsi geçen olumsuz koşullardan mümkün olduğunca kendilerini korumaları gerektiğine dikkati çekerek, şunları ifade etti:
”Bu kişiler, kış mevsimi girmeden önce yıllık grip aşılarını yaptırmalıdır.
Hastaların yaşadığı kapalı ortamlarda sigara içilmemeli, sık havalandırılmalı,hijyene, ev ve büro içi hava temizliğine özen gösterilmeli. Soba kullanılıyorsa boru ve bacalar temizlenip iyi drenaj sağlanmalı. Gece oda havası nemlendirilmeli, grip salgınlarında olabildiğince kalabalıklarla temastan
kaçınılmalıdır. Kirli havalarda zorunlu olmadıkça dışarıya çıkılmamalıdır. Bu tedbirlere rağmen durumlarında her zamankinden farklı olarak kötüleşme hisseden ve aldıkları tedavi yeterli gelmemeye başlayan hastaların, hekimlerine başvurmaları ve tedavilerini güncelleştirmeleri gerekmektedir.”
Akciğer ve göğüs boşluğu travmaları
Akciğer ve göğüs boşluğu travmalarına çok rastlanır mı ?
Evet, özellikle endüstrinin geliştiği çağımızda meydana gelen kazalarda akciğerlerde ve göğüs boşluğu travmalarında korku uyandırabilecek oranda artışlar görülmektedir.
Göğüs boşluğunda ve akciğerlerde en çok görülen travma türleri hangileridir ?
a.Göğüs boşluğunun ciddî surette ezilmesi.
b.Çatlayan kaburgalar veya çatlayan göğüs kemiği (sternum).
c.Kınlan bir kaburganın akciğere girmesiyle bir ciğerin yaralanması.
d.Akciğer etrafındaki plevral boşluğu hava, kan veya ikisinin de birden girmesiyle. Bu durum bir ciğer zedelenmesinden veya yabancı bir cismin göğüs boşluğuna girmesiyle meydana gelebilir.
e.Kendi kendine olma bir kopmadan veya kanamadan sonra bir ciğerin çöküntü göstermesi (sönmesi).
f.Göğüse isabet eden bıçak veya kurşun yaraları.
Ciddî göğüs veya akciğer travmaları alan kişilerin kurtarılması mümkün müdür ?
Evet. Aksi iddia edilmesine rağmen, bu gibi yara alanların büyük çoğunluğu gerekli cerrahî müdahale yapıldığı takdirde kurtarılabilirler.
Göğüs boşluğu ve akciğer travmalarında başvurulan tedavi usulleri hangileridir ?
a.İlk olarak bu gibi yaralanmalarda rastlanan şok durumunun tedavisi gerekmektedir. Diğer ilk yardım usulleri kan nakilleri, oksijen teneffüs ettirilmesi ve gereken uyuşturucu ilâçların verilmesidir.
b.Eğer göğüste büyük bir delik veya emici bir yara görülmekteyse, dışarıdan göğüs boşluğuna hava girmesini önlemek için bunun derhal örtülmesi gereklidir. Emici bir göğüs yarasına rastlandığı zaman ilk yardım tedbiri olarak bunun gazlı bezle, yoksa gömlekten koparılacak bir bez parçasıyla örtülmesi gerekmektedir.
c.Eğer kanama sırasında göğüs boşluğuna gelmekte olan kanama, ciddî ise göğsün bir enjeksiyon ile delinmesi ve kanın dışarıya çekilmesi gerekir. Eğer bu usuller yetersiz^ kalırsa ve kanama devam ederse, cerrahî müdahale gerekir ve bu müdahaleyle kanayan damarların bağlanması veya akciğerin yırtılan kısmının dikilmesi, bu da yeterli olmazsa ciğerin yaralı kısmının ameliyatla” alınması icabeder.
d.Akciğerin etrafında hava toplanmış olabilir (pneumathora). Göğüs boşluğuna bir kauçuk tüp veya enjektör takılıp renaj yoluyla bu hava dışarıya alınır. Böylece akciğer yeniden genişler ve nefes almaya başlar.
e.Çok ciddî veya geniş yara almış olan bir akciğerin ameliyat yoluyla alınması gerekebilir.
Akciğer cerrahisi
Akciğer cerrahisini gerektirecek, çeşitli durumlar hangileridir ?
a.Enfeksiyonlar.
b.Göğüs boşluğunda veya akciğerlerde) ileri gelmiş olabilen yaralar.
c.Akciğerlerde meydana gelmiş olan kistler.
d.Selim veya habis ciğer tümörleri.
Akciğerlerde veya göğüs boşluğunda yapılacak ameliyatlar emniyetli midir ?
Ameliyat tekniklerinde ve anestezi usullerinde son yıllarda elde edilen gelişmelerle bugün akciğerlerde ve göğüs boşluğunda yapılmakta olan ameliyatlar yaklaşık karın nahiyesinde yapılan ameliyatlar kadar emniyetli olmaktadır;.
Göğüs boşluğu bir ameliyat esnasında açıldığı zaman ameliyat olmakta olan hasta nasıl nefes alır ?
Endotracheal anestezi yöntemi kullanılmaktadır. Bu yolda hastanın normal yoldan, nefes almadan akciğerlerine gereken oksijen iletilmektedir. Endotracheal tüp solunum, anestezist tarafından yerleştirildikten sonra, anestezist kauçuk solunum torbasına verdiği baskıyla ciğerlere gitmesi gereken oksijen miktarını kontrol etmektedir.
Akciğer kistleri |Sağlık Bilgileri
Akciğer kistlerine nerede rastlanır ?
Bunlar genellikle doğuştan beri var olan bozukluklardır ve
Akciğer kistleri enfekte olup apseler meydana gelebilir mi ?
Evet. Bazıları da patlayarak göğüs boşluğuna hava kaçırmasına yol açabilir.
Akciğer kistleri nasıl tedavi edilir ?
Belirti gösteren kistler cerrahî müdahale ile çıkarılmalıdır. Böyle bir ameliyatla kist ve etrafındaki ciğer dokuları alınacaktır. (Segmental reseksiyon)
Akciğer kistlerinin alınması için yapılan ameliyatlar genellikle başarılı olur mu ?
Evet. Bu gibi ameliyatları olan hastaların büyük çoğunluğu kısa bir süre içerisinde tamamen iyileşirler.
Akciğerler - Akciğer tümörleri
Bütün akciğer tümörleri kanserli midir ?
Hayır. Bazen selim tümörlere akciğer adenomlarına rastlansa da habis türleri çok daha fazla görülmektedir.
Selim akciğer tümörlerinin tedavi yöntemleri nedir ?
Ameliyat öncesi selim ve habis tümörler arasında bir ayrım yapılmasına imkân olmadığından selim ve habis tümörlere aynı ameliyat usulleri tatbik edilmektedir.
Akciğer kanseri fazla rastlanan bir durum mudur ?
Evet, özellikle erkeklerde en çok görülen kanser türüdür.
Sigara kullananların kullanmayanlardan fazla akciğer kanseri olma ihtimali var mıdır ?
Şüphesiz evet. Fazla sigara kullananların, kullanmayanlara oranla akciğer kanseri olma ihtimalleri on misli fazla olarak kabul edilmektedir.
Akciğer kanserinin erken görülen belirtileri hangileridir ?
a.İnatçı öksürük.
b.Göğüste sancı.
c.Kan tükürülmesi.
d.Röntgen filmi çekilince akciğerde bir gölgenin belirmesi.
Bir kişide akciğer kanserinin gelişmekte olduğu nasıl anlaşılabilir ?
En iyi usul yılda bir kez göğüs röntgeninin alınmasıdır.
Akciğer kanserinin tedavisi nasıl yapılır ?
Ciğerin hastalanmış kısmının ameliyat usulüyle alınması (lobektomi) veya ciğerin bütünüyle alınması (pnömoektomi)
Akciğerden bir lop ameliyat yoluyla alınmışsa hasta normal şekilde nefes alabilir mi ?
Evet. Ancak yorucu fizikî hareket yapma imkânları azalır.
Bir hasta bütün bir akciğerinin alınmasından (pnömonektomi) sonra rahat nefes alıp normal bir hayat sürdürebilir mi ?
Bu gibi hastalar fazla fizikî hareketler yapmaktan kaçınmalıdırlar. Ancak bunun ötesinde normal bir hayatları olabilir. Kendilerini fazla yormadıkları takdirde nefes alma imkânları normal olur.
Bir akciğerin bir kısmı veya bütün bir akciğer ameliyatla alındığı takdirde göğüs boşluğunun boşalan kısmı nasıl dolar ?
Göğüs duvarı çökmeye yüz tutunca diyafram göğüs içerisinde yükselir ve boş kalan kısım bağ dokusu ile dolar.
Göğüs boşluğuna veya akciğerlere yapılan ameliyatlarda yara izleri çok çirkinleştirici mi olur ?
Göğüsün arkasından önüne uzanan 30 ilâ 35 santim uzunluğunda bir .yara izi kalır. Ancak bu iz genellikle iyileşir ve görünürde yalnız incecik bir çizgi belirtisi kalır.
Bir akciğerden bir lop veya bütün bir akciğer alındığı zaman göğüs boşluğunun şekli bozulur mu ?
Hayır. Böyle bir hasta giyinik olduğu vakit böyle bir ameliyat geçirmiş olduğu katiyen belli olmaz.
Torakoplasti (birçok kaburga kemiklerinin ameliyat yoluyla alınması) ameliyatından sonra göğüs boşluğunda şekil bozukluğu olur mu ?
Hayır. Böyle bir şekil bozukluğu ancak hasta soyunuk olduğu zaman göze çarpar.
Göğüs ameliyatlarında anestezinin rolü önemli midir ?
Evet. Usta bir anestezistin bu gibi ameliyatlarda görevlendirilmesi şarttır.
Bir akciğerin veya bir akciğerin bir kısmının ameliyatla alınması için ne kadar süre hastanede kalınması gereklidir ?
Yaklaşık iki hafta.
Böyle büyük bir ameliyattan sonra hastalar yataktan kaç gün sonra kalkabilirler ?
İki veya üç gün içerisinde.
Aşağıda gösterilen hastalıklarda ameliyattan sonra tamamen iyileşme şansları nedir ?
a.Verem: Mükemmel. Ameliyat olanların büyük çoğunluğu iyileşmektedir.
b.Akciğer kistleri: Mükemmel. Yaklaşık bütün vakalar tam olarak tedavi edilir.
c.Akciğer tümörleri: Selim tümörlerde tamamen iyileşmek imkânları mükemmel olarak kabul edilmektedir. Erken teşhis ve gelişen ameliyat teknikleri sayesinde akciğer kanseri ameliyatlarında da iyileşen hastaların, oranı çok artmıştır.